3. Hukuk Dairesi 2016/14658 E. , 2017/9695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Diyarbakır İli, Bismil İlçesi, Diktepe Köyünde 53 ve 102 numaralı parsellerde 500.941 m2 mısır ekimi gerçekleştirdiğini, davalı kurumun düşük gerilime engel olmaması nedeniyle tarlasını düzenli bir şekilde sulayamadığını, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek, 160.393TL"nin (fazlaya ilişkin hakları saklı olarak) tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının faaliyette bulunduğu alanda uzun süreli elektrik kesintilerinin olmadığını, diğer elektrik kullanıcıları ve arazi sahiplerinin zarar gördükleri iddiası ile başvurularının olmadığını, elektrik kesintilerinin davalı kurumun kusuru dışında oluştuğunu ve kesintilere karşı davacının da hiçbir önlem almadığını, davacıya ait sulama tesisindeki su miktarının da incelenmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 35.997,79TL"nin davalı taraftan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2014 / 15972 esas – 2015 / 11712 karar sayılı ve 24/06/2015 tarihli kararı ve "... Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; Somut olayda, maddi zararın tespiti yönünden ziraat mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; davacının tarlasında ekili bulunan mısır ürününde meydana gelen verim kaybına hangi etkenlerin neden olduğu ve ürünlerde nasıl bir zarar meydana geldiği konusu belirtilmemiştir. Ayrıca bir dekar arazide meydana gelen zararın hesaplamasında esas alınan fiyatların hangi verilere göre dikkate alındığı da rapordan anlaşılmadığı gibi üründen elde edilecek net gelirin ne olabileceği konusunda da yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
Bu itibarla, öncelikle üründeki zararın meydana geldiği yıldaki dekar başı üretim masraflarının ve ürünün satış fiyatının tarım müdürlüğü, ziraat borsası ve diğer ilgili kurumlardan araştırılarak belirlenmesi ve akabinde ürünün yeterince gelişmemesi nedeniyle yapılmayan üretim ve yapılamayan hasılatın masraflarının düşülmesi suretiyle elde edilebilecek net gelirin ve uğranılan zararların tesbit bilirkişi raporundaki rakamlar da gözetilmek suretiyle belirlenmesi gerekir.
Mahkemenin değinilen bu yönleri göz ardı ederek ziraat mühendisinin hazırladığı yetersiz bilirkişi raporunu esas almak suretiyle yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesi ile bozulmuş , mahkemece bozma kararına uyulmuş , ziraat mühendisi bilirkişiye rapor hazırlatılmış,bu rapora dayanılarak davanın kısmen kabulüne ,35.997.79.- TL nin dava tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir .
2 - HMK . 26 /1 . maddesinde;
Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Düzenlemesi yeralır .
"Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde,Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka,taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay"ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık,temyiz eden tarafın,önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan ) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir." (Prof.Dr.Baki Kuru,Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737 )
Somut olayda; mahkemenin ilk kararında davacının talebi olmadığından tazminata faiz işletilmemiş , mahkeme kararı yukarıda anılan nedenler ile davalı yararına bozulmuştur.Bozmaya uyulduktan ve bozma gerekleri yerine getirildikten sonra bu defa davacı lehine hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir. Oysa, davacının faiz talebi olmadığından , önceki karar davalı yararına bozulmuş olduğundan , o kararda faize hükmedilmediğinden bu durum davalı yararına kazanılmış bir hak oluşturmuştur. O halde, mahkemenin davalı yararına kazanılmış hakkı ihlal ederek yazılı şekilde faiz işletilmesine karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Ancak bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasına gerektirmediğinden hükmün düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 2. satırbaşında yeralan " ilk dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber " ifadelerinin tamamen çıkarılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.