10. Hukuk Dairesi 2014/27795 E. , 2016/3481 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz aylıkların tahsili amacıyla yapılan takipte itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu somut olayda, 1945 doğumlu olan davacıya tahsis başvurusu üzerine yurtiçinde geçen 407 gün SSK, 1968-1985 tarihleri arası 2147 sayılı Yasa kapsamında 5.910 gün, 1985-1991 tarihleri arası 3201 sayılı Yasa kapsamında 2.430 gün olmak üzere toplam 8.747 gün üzerinden 01.04.1993 tarihi itibarıyla SSK"dan yaşlılık aylığı bağlandığı; 07.10.2008 tarihli TR 4 formülerine göre 01.08.2008 tarihi itibarıyla kesin dönüş yaptığının anlaşılması üzerine yaşlılık aylığı iptalle 5510 sayılı Yasanın 96/a bendi uyarınca 14.11.1998-26.05.2009 tarihleri arası için 52.214,87 TL yersiz aylık tahakkuku yapıldığı, ayrıca kesin dönüşü takip eden aybaşı olan 01.09.2008 tarihi itibarıyla kesilen aylığın yeniden bağlandığı; 28.05.2012 günlü onama kararıyla kesinleşen .............İş Mahkemesinin 2009/1184 esas ve 2010/494 karar sayılı ilamıyla, yurtiçi çalışmaları ve 2147 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanmaları üzerinden 01.04.1993 tarihinden itibaren davacıya aylığının yeniden bağlanmasına ve aynı aylığa 01.09.2008 tarihinden itibaren 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma süresinin ilave edilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen yersiz aylıkların (52.214,87 TL) tahsili amacıyla yapılan takipte vaki itiraz üzerine de eldeki, itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemli dava açılmış; Mahkeme, anılan kesinleşen tespit davasını gözeterek davanın reddine karar vermiştir.
Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
1-Bilindiği gibi 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi
Hakkında Kanun’un 3. maddesinde yer alan, borçlanma isteminde bulunabilmek için yurda kesin dönüş yapılması gereğini öngören düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin 12.12.2002 günlü, 2000/36 E. 2002/198 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş, 29.07.2003 tarihli 4958 sayılı Yasanın 56. maddesiyle de, 3201 sayılı Yasanın 3. maddesinde bu yönde gerekli düzenleme yapılmıştır. Sıralanan hukuksal çerçeve karşısında, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının borçlanabilmeleri için yurda kesin dönüş yapma koşulu ortadan kalkmış olmakla birlikte, 3201 sayılı Yasa gereğince borçlanan Türk vatandaşlarına yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için,yurda kesin dönülmüş olması gerekir.
Somut olayda, 07.10.2008 günlü Alman sigorta merciine ait TR 4 Belgesi içeriğine göre kesin dönüş koşulunun 01.08.2008 tarihi itibarıyla gerçekleştiği ve hatta anılan kesin dönüşü takip eden aybaşı olan 01.09.2008 tarihi itibarıyla 8.747 prim gün üzerinden yaşlılık aylığının yeniden bağlandığı, giderek 2147 sayılı Yasaya göre yapılan borçlanmalarda ve aylık bağlamalarda yurda kesin dönüş şartı gerekmediğinden, 01.04.1993-01.09.2008 tarihleri arasındaki dönem yönünden davalı Kurum’un, 3201 sayılı Yasa’dan kaynaklanan fark aylıkları istirdatı mümkün olacağından; anılan döneme ilişkin olarak çıkarılacak fark aylıkların, davalı Kurum’dan sorularak açıkça belirlenmesi gerekir.
Öte yandan kesin dönüşü takip eden aybaşı olan 01.09.2008 tarihi itibarıyla, 2147 ve 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma süreleri de gözetilerek 8.747 prim gün üzerinden yaşlılık aylığın yeniden bağlanmış olması ve giderek takibe konu yapılan yersiz aylık döneminin 14.11.1998-26.05.2009 tarihleri arası olduğu dikkate alındığında 01.09.2008-26.05.2009 tarihleri arası aylıkların istirdatının mümkün olmayacağı yönü gözetilerek, kurumca takibe konu edilmek istenen yersiz aylık dönemi ve miktarına ilişkin bu çelişkili durumun davalı Kurumdan sorularak açıklığa kavuşturulması gerekir.
2)5510 sayılı Yasanın 96.maddesi “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44.mad) yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44.mad) yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermesi karşısında, anılan maddenin a bendi
hükmü uyarınca, kurumun hatalı işlemi tespit tarihi usulünca araştırılıp belirlenerek, istirdatı mümkün olan tutar ile tarafların hak ve borç kapsamı buna göre belirlenip varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.