Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 44.210.22 YTL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacılar vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.12.2006 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar vekili Avukat E.A. ile karşı taraf vekili Avukat Y.K. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
Davacılar yararına takdir edilen 500.00 YTL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, 19/12/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalılar ile davacılardan H.N.Ç., A.Ç., B.Ç.’in tüm, davacılar K. ve N.A.ile M., Re. ve A.Ç’in ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu ölüm nedeniyle hak sahiplerinin uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacı eş ve çocukların maddi tazminata, davacılar N.ve K.’in ise manevi tazminata ilişkin istemlerinin reddine, buna karşılık davacı eş ve çocuklar ile kardeşlerin manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yerel mahkemece davacı kardeşler yararına manevi tazminatın miktarının takdirinde hataya düşüldüğü gibi davacılar kayınvalide ve kayınpederin manevi yönden çöküntüye uğradıklarına ilişkin delil elde edilemediğinden söz edilerek manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi isabetsizdir.Zira Borçlar Kanunu"nun 47. maddesinde adam ( sigortalı ) öldüğü takdirde ölenin ailesine manevi zarar adı ile adalete uygun bir tazminat verilmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan maddede yazılı " aile" sözünün ölen ile eylemli ve gerçek bir bağlılık ve ilişki bulunan yakınları kapsadığı gerek uygulama da ve gerekse öğretide tartışmasız kabul edilmektedir. Ölen sigortalının kayınvalidesi olan davacı N.A.ile kayınpederi davacı K.A.’un Borçlar Kanunu"nun 47.maddesine göre, aile kapsamına girdikleri, sigortalının ölümü ile acı ve ızdırap duyacakları doğaldır. Öte yandan, söz konusu davacıların ölen işçi ile manevi tazminatı gerektirecek ölçüde duygusal yakınlıklarının bulunmadığını kanıtlayacak herhangi bir delil de yoktur. Bu durumda, Borçlar Kanunu 47.ve Medeni Kanun"un 4. maddeleri ile 26.6.1966 gün ve 7/7 sayılı içtihadı birleştirme kararında kabul edilen ilkeler doğrultusunda davacı kayınvalide ve kayınpeder için de manevi tazminat tayin edilmek gerekir.
Davacı kardeşlerin takdir olunan manevi tazminatın miktarına yönelik temyizlerine gelince; Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda; gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine hak ve nesafet kurallarına göre, davacılar M., R. ve A.Ç.’ten her biri yararına hükmedilen 1.500,00’er YTL manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır.
Kabul ve uygulamaya göre de davacılar K. ve N.A.’un manevi tazminat davalarının tamamen reddedilmiş olmasına göre, avukatlık asgari ücret tarifesinin 10/son maddesi gereğince maktu vekâlet ücreti verilmek gerekirken davalılar yararına nispi vekâlet ücreti tayini de isabetsizdir.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuksal olguları dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacılar K. ve N.A.ile davacılar M., R. ve A.Ç.’in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılara yükletilmesine, 19.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.