Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/10441
Karar No: 2014/11250
Karar Tarihi: 02.06.2014

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/10441 Esas 2014/11250 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2013/10441 E.  ,  2014/11250 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 27/12/2012
    NUMARASI : 2012/261-2012/342

    Hazine ile Ç.. B.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 27.12.2012 gün ve 261/342 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı Hazine vekili, sayılı parselin kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tescil harici bırakıldığını, A... Belediyesi tarafından hukuki bir gerekçe gösterilmeksizin Belediye E.. kararıyla idari yoldan Belediye adına arsa niteliğiyle tapuya kayıt edildiğini, yapılan tescilin ve kaydın yolsuz tescil niteliğinde bulunduğunu, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup Belediye E.."nce vasıf değiştirilmesi sonucu idari yoldan Belediye adına tescil ettirilmesi konusunda yetkisinin bulunmadığını, 743 sayılı TKM’nin 638 ve 639. maddelerine göre belediyelerin kazandırıcı zaman aşımı yoluyla taşınmaz edinmelerinin mümkün olmadığını açıklayarak, davalı Ç.. B.. adına bulunan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı dava konusu taşınmazı Belediyeden ihale yoluyla satın aldığını, tapu kütüğüne güvenerek edindiğini, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın ihale yoluyla Belediyeden alındığı, yolsuz tescil niteliğinde olduğunun kanıtlandığı, ancak, Belediyeden taşınmazı satın alan davalı Ç..’in yolsuz tescili bilerek taşınmazı satın aldığının davacı tarafından kanıtlanması gerektiği, tapu kütüğüne güven ilkesine dayalı olarak davalı tarafından satın alındığı, kötü niyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanamadığından bahisle, davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, genel harman yeri olduğu halde Belediye E.. cins değişikliği yapılmak suretiyle yolsuz bir biçimde arsa niteliğiyle önce dava dışı Belediye adına tapuya kaydedilen daha sonra ihaleye çıkartılmak suretiyle üçüncü kişiye satılan yolsuz tescil niteliğinde bulunan taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davalının kötü niyetli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu parselin esası tapulamanın sayılı parseli olup, 27.10.1954 tarihinde yapılan tapulama çalışmaları sırasında harman yeri niteliğiyle A.. Belediyesi Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiş olup, 16.06.1958 yılında tapulama tutanağının kesinleşmesiyle tapu kaydı oluşmuştur. Tutanağın tasarruf sebebi bölümünde bu yerin 35 seneden beri A.. O.. mahallesinin harman yeri olduğu ve halen de A.. Belediyesi tarafından harman yeri olarak kullanıldığı muhtar ve bilirkişilerce beyan edilmesi üzerine belediye adına tespit edildiği açıklanmıştır.
    Görüldüğü gibi taşınmazın niteliği genel harman yeri olarak belirlenmiş olup, A.. Belediyesi Tüzel Kişiliği adına tapuya bağlanmıştır. Genel harman yeri olmasına karşın Belediye Encümeni"nin 08.05.1978 tarih ve 117 sayılı kararında; “… parsele 16.06.1958 tarihinde kayıt olunan 14000 m2"lik yüzölçümlü taşınmaz o tarihe kadar harman yeri olarak kullanılmadığı gibi o tarihten sonra bu hizmeti görmeyen sahanın sehven harman yeri adı verilerek belediye adına tespit ve tescil edildiği görülmekle, bilfarz o tarihte harman yeri olarak düşünülüp o suretle kaydı yapılmış olsa dahi dört ciheti meskenleşmiş olmasıyla vasfını kaybederek arsa karakterinde olması, mahallenin mesken ihtiyacı olarak şartlarının zorlanması ile de bu taşınmazın vasfının cins tashihi suretiyle arsa olarak düzeltilip resmi senedinin alınması hususunda Tapu Sicil Muhafızlığı"na karar suretinin verilmesine oybirliğiyle karar verildi…” denilmektedir.
    Belediye E.."nin genel harman yeri olan bir yer bakımından o tarihteki mevzuat da gözetildiğinde cins değişikliğini yapma yetkisini haiz olmadığı açıktır. Yerel Mahkemenin 10 yıllık hak düşürücü süreden davanın reddine ilişkin 27.07.2010 tarih ve 2010/4 Esas, 2010/65 Karar sayılı ilamının davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yüksek Yargıtay 1. Hukuk Dairesi"nin 27.10.2011 tarih ve 2011/8657 Esas, 2011/10977 Karar sayılı kararıyla, “… kısaca 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinin kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak açılan davalar bakımından uygulanması gerektiği, somut olayda kadastrodan sonraki hukuki sebebe dayanıldığının anlaşıldığı, bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde yer alan 10 yıllık hak düşürcü sürenin uygulama olanağının bulunmadığı, kaldı ki 5841 sayılı Yasa"nın Anayasa Mahkemesi"nin 2009/31 Esas, 2011/77 sayılı kararıyla iptal edildiği, 23.07.2011 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak iptal hükmünün yürürlüğe girdiği, öte yandan, 3194 sayılı Yasanın 17 ve 18. maddeleri ile 3981/3290 sayılı yasanın 10/c maddesi, 3402 sayılı yasa hükümleri gibi yasal düzenlemeler dışında 1515 sayılı Yasa"ya ilave hükümler getiren 5519 Yasa uyarınca tescil hükmü hariç sicil kaydı oluşturulmasına yasal imkanın bulunmadığı, o halde Belediye E.."nce karar alınmak suretiyle Belediye adına tapu oluşturulmasının yasal olduğunun söylenemeceği, böylesine oluşan bir sicil kaydının TMK"nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil niteliğinde olduğunun kuşkusuz bulunduğu (…), ancak davalının tapu kütüğüne güven ilkesine dayalı olarak taşınmaz mal edinmesinde iyi niyetinin korunma zorunluluğunun bulunduğu, somut olayda davalının alımda iyi niyetli olup olmadığının araştırılması ve TMK"nun 1023 ve 1024. maddeleri karşısında ki hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma sevk edilmiştir.
    Yüksek 1. Hukuk Dairesi"nin bozma ilamı bir bütün olarak göz önünde bulundurulduğunda, davalının somut olayda iyi niyetli olup olmadığının araştırılmasına gerek bulunup bulunmadığı hususunda Yüksek Daire"nin görüşüne katılmak mümkün bulunmamıştır.
    Ancak anılan Daire"nin bozma ilamında yer alan bozma gerekçelerine aynen katılmak mümkündür. Uyuşmazlık konusu taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında genel harman yeri olarak niteliği belirlenmiş ve Belediye Tüzel Kişiliği adına tapuya tescil edilmiştir. Tapuya tescil edilmesi taşınmazın genel harman yeri olma niteliğini kaybettirmez. Böyle bir yerin yetki ve görevi dahilinde olmadığı halde Belediye E.."nin aldığı bir kararla nitelik değiştirilmesi yapılarak arsaya dönüştürülmesi Kanuna aykırıdır. Böyle bir iş, TMK"nun 1025. maddesince yolsuz tescil niteliğinde olup, alıcıya herhangi bir hak bahşetmez.
    Ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. fıkrasında yer alan 10 yıllık hak düşürücü süre yaylak, kışlak, genel harman yeri ve mera gibi benzeri kamu malları hakkında öteden beri uygulanamayacağı sapma göstermeyen Yargıtay kararları ile sabittir.
    Bundan ayrı, kamu malı niteliğinde bulunan genel harman yerinin niteliğinin değiştirilip arsaya dönüştürülmesi ve Belediyece bu nitelik değişikliği yapıldıktan sonra ihaleye çıkartılıp üçüncü kişilere satılması ve üçüncü kişiler tarafından satın alınması olayında TMK"nun 1023 ve 1024. maddeleri gereğince satın alan kişinin iyi ya da kötü niyetli olup olmadığının araştırılmasına gerek yoktur. Çünkü kamu malları ile ilgili olaylarda iyi veya kötü niyet aranmaz. Dolayısıyla uyulan bozma ilamı, kamu düzeni ilkesi uyarınca kamu malları bakımından usulü kazanılmış hak oluşturmaz. Kaldı ki davalı aynı yerde oturanlardan olup, bu yerin genel harman yeri olduğunu bildiği konusunda da duraksama söz konusu olamaz. Yani davalı bu yerin genel harman yeri olduğunu bilen ya da bilebilecek durumda olan kişidir.
    Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi