4. Hukuk Dairesi 2013/13484 E. , 2013/14846 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACI-K.DAVALI : ... vekili Avukat ...
DAVALI-K.DAVACI: ...
Davacı-k.davalı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı-k.davacı ... aleyhine 28/01/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 20/06/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı-karşı davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davalı-karşı davacı ..."ın asıl davaya yönelik temyizi yönünden; Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’na 5236 sayılı yasa ile eklenen ek 4. madde gereğince HUMK’nun 427. maddesi uyarınca temyize konu bölümünün 1.820,00 TL’yi geçmemesi durumunda karar kesindir. Somut olayda temyize konu olan tutar, bu düzeye ulaşmadığından davalı-karşı davacının asıl davaya yönelik temyiz inceleme isteği reddedilmelidir.
2-Davalı-karşı davacı ..."ın karşı davaya yönelik temyiz yönünden;
Asıl ve karşı dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle açılan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı-karşı davacı ... tarafından temyiz olunmuştur.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Davalı-karşı davacı tarafça davaya konu edilen olayda..... müdür olan ve kamu görevlisi sıfatını taşıyan davacı karşı davalı ..."nın, davalı-karşı davacı ..."ın 14/08/2012 tarih .... sayılı .... atanma kararına ilişkin idari görev ödeneğinin davalı-karşı davacıya intikal ettirmemesi ve bölüm başkanlığına atanma kararını yerine getirmemesi eylemi nedeniyle tazminat isteminde bulunulmuştur. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, davanın idari yargı yerinde ve idareye karşı açılması gerekir. Davalıya husumet yöneltilemez. Davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekir. Karar, açıklanan nedenle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
....
SONUÇ: Davalı -karşı davacının asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinin (1) sayılı bentte gösterilen nedenle reddine, karşı dava yönünden temyiz olunan kararın yukarıda 2 nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/09/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle bozma kararının (2) nolu bendine katılmıyorum.24/09/2013