20. Hukuk Dairesi 2014/2753 E. , 2015/1655 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ....... Yönetimi ve ....... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ...... Köyü, 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaz 47.536,387,57 m2 yüzölçümlü olarak orman vasfıyla ....... adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ... 03//01/2012 havale tarihli dilekçesi ile ......... Mevkiinde atalarından kalan 10 dönümlük yerinin 101 ada 1 parsel içinde kaldığı, iddiasıyla, kadastro tespitin iptali ile kendi adına tescili istemiyle dava açmıştır. Yapılan keşif sonrasında davacı, taşınmazın ...... Köyünde kaldığını belirterek davasını ıslah etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, ...... Köyü 101 ada 1 parsel içinde bulunan 02/04/2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 3.070,70 m2"lik yerin tapusunun iptali ile adadaki son parsel numarası verilerek, ......... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar ....... Yönetimi ve ....... vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp 13/07/2011 - 11/08/2011 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastro çalışmaları vardır.
İncelenen dosya kapsamına ve Dairede aynı gün temyiz incelemesi yapılan mahkemenin 2012/3 E. - 2013/363 K. ve 2012/5 E. - 2013/365 K. sayılı dosyalarında dava konusu olan birbirine bitişik konumdaki (C), (B), (A) ve (A1) harfleri bölümlerin, orman sayılmayan yerlerden olduğu kabul edilerek ayrı ayrı davaların kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu kabulü yerinde değildir. Şöyle ki; eski tarihli memleket haritasının uygulanmasına dayalı keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarıyla, çekişmeli (C), (B), (A) ve (A1) ile gösterilen bölümlerinin dört taraf sınırlarının, itirazsız kesinleşmiş Devlet ormanı ile çevrili orman içi açıklığı olduğu belirlenmiştir.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Yasa, madde: 17/1-2:
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval ....... Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 tarih ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali) Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. ....... içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]
Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır
Ayrıca; Bu tür yerler kanun gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına yasal olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez.
O halde; mahkemece, davanın reddine karar vermek gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlere göre, davalılar ....... ve ....... Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ....... Yönetimine iadesine 17/03/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.