Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 10.04.1994 tarihinde kesinleşen Mahkemenin 1992 E., 1993/294 K. sayılı hükmünde sehven kayıt kapsamı dışında, miktar fazlası olarak kalan 338 no.lu parselin Hazine adına kayıt ve tesciline denmesi gerekirken, “..teknik bilirkişinin rapor ve krokisinde işaretlediği ve (B) harfi ile gösterdiği kısmın davalılar adına bırakılarak, geriye kalan fazlalığın davacı Hazine adına tapuya yeni parsel numarasıyla tesciline” dendiğini, oysa 338 parselin tamamının miktar fazlası olduğunun açık olduğunu ileri sürerek hükmün 1. fıkrasının “ kayıt kapsamı dışında kalan 338 no.lu parselin Hazine adına kayıt ve tesciline” şeklinde tavzih edilmesi isteğinde bulunmuştur.  
Mahkemece, kesinleşen 1992 Esas ve 1993/294 Karar sayılı hükmün sonucunu değiştirecek mahiyette tavzih yapılamayacağı gerekçesiyle tavzih isteminin reddine karar verilmiştir.
Tavzih isteminin reddine ilişkin karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
                                          -KARAR-
 Dava, tavzih istemiyle açılmış olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kozan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/88 E., 1993/294 K. sayılı ilamında Hazine 338 parsel numaralı taşınmazda davalılar adına miktar fazlalığının bulunduğunu, davalılar adına olan tapunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiş ve mahkemece nizalı 338 parselin bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına geri kalan bölümünün ise Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
Hükme esas alınan 19.04.1993 tarihli ve M.Ş. tarafından düzenlenmiş bulunan krokide niza konusu 338 parselde kabul edilen bölüm ile davalılar üzerinde bırakılan bölüm ile ilgili her hangi bir açıklama olmadığı gibi bunu gösteren kroki de mevcut değildir. Krokide bulunan 336 ve 335 parseller de ayrıca dava konusu edilmiş ve o parsellerde miktar fazlalıkları (A) ve (B) harfleri ile gösterilmiş iken nizalı 338 parselde böyle bir uygulama bulunmamaktadır. Mahkemenin kararında belirtmiş olduğu 4.593 m2’lik bölüm çekişmeli parselde değil, başka bir davaya konu olan 335 no.lu parselde (B) harfi ile gösterilen bölümdür. Bu haliyle söz konusu kararın infaz kabiliyeti de bulunmamaktadır.   
O halde, olayın işleyiş tarzı, özellikle iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre davadaki isteğin HUMK.’nun 455. ve devam eden maddeleri gereğince tavzih olmayıp Türk Medeni Kanununun 1025.maddesinden kaynaklanan yolsuz tescile dayalı olduğu kabul edilmelidir.   Hal böyle olunca, yeniden yapılacak keşif ve uygulama ile toplanacak delillere göre tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirmesi Yargıtay denetimine elverişli rapor ve krokinin alınması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik ve yanlış değerlendirme ile karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  16.2.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.