21. Hukuk Dairesi 2015/15144 E. , 2015/18209 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Zonguldak 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/05/2015
NUMARASI : 2014/1015-2015/384
Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava nitelikçe; meslek hastalığına bağlı olarak %24 oranındaki sürekli iş göremezliğinin 14.09.2004 tarihinde artarak %31 oranına yükselmesi nedeniyle %7 oranındaki fark maluliyet için maddi tazminat istemine yöneliktir.
Mahkemece, “davacının % 7 fark mesleki maluliyeti nedeniyle davalı işverenden talep edebileceği netice maddi kazanç kaybı 10.979 TL tespit edilmiş ise de davalı tarafın zamanaşımı yönündeki itirazı ve ıslah tarihi ile maluliyet artışının tespit tarihi arasında 10 yıldan fazla süre olması dikkate alınarak ıslahla artırılan kısmın reddine karar vermek gerektiği” gerekçesi ile 6.989 TL maddi tazminatın maluliyetin tespit tarihi olan 14.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
27.05.2015 tarihli karar neticesi itibariyle doğru olmakla birlikte reddine karar verilen maddi tazminat talebinin “red gerekçesinde” hata yapılmıştır.
Şöyle ki; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 176. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak aynı yasanın 177. Maddesine göre ıslahın tahkikatın bitimine kadar yapılacağının düzenlemesi karşısın da Yargıtay’ın bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı ortadadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 4.2.1948 gün 1944/10 E. 1948/3 K. Sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu açıklamalardan olarak somut olayda; Mahkemece verilen 13.06.2014 tarihli ilk kararın Dairemizin 03.11.2014 tarihli ilamı ile bozulması akabinde dava değerinin artırıldığı 05.05.2015 tarihli ıslaha itibar edilerek ıslahen artırılan talep bakımından borcun esasına dair savunma vasıtası olan zamanaşımı definin dikkate alındığı anlaşılan yazılı gerekçe ile neticeye varılması doğru olmamıştır. Zira yukarıda da açıklandığı üzere bozma sonrası ıslah yapılamayacağı açık olup böylesi bir durumda yani bozma sonrası dava değerinin ıslah ile artırılması durumunda Mahkemece yapılması gereken iş; ıslahen talep olunan alacağın esası yönünden bir irdeleme yapılarak neticeye varılması değil, böyle bir talebin usulen mümkün bulunmaması gerekçesine dayanan red kararı olmalıdır. Diğer bir ifade ile bozma sonrası ıslah ile talebin artırılması durumunda Mahkemenin yapacağı iş artırılan bu istem bakımından şimdiki gibi esastan değil usulden red gerekçesine dayanmalıdır.
Belirtilen bu maddi ve hukuki olguların Mahkemece nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer, davacının ise tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalı"ya iadesine
12.10.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.