Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 1272,1274,1275,1276,1277 ve 1719 parsel sayılı taşınmazlarını, 19.4.2005 tarihinde Sivaslı Noterliğince düzenlenen ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalıya temlik ettiğini, ancak davalının 15.9.2005 tarihinde evi terk ettiğini ileri sürüp, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı H. bakım borcunu yerine getirdiğini, davacının iyileştikten sonra kendisine şiddet uyguladığını ve evden kovduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı idarece, davaya yanıt verilmemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair önceden verilen kararın Dairece "... Bakım koşullarının yerine getirilmemesi sebebinin davalıdan değil, davacıdan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Öyle ise, Borçlar Kanununun 517/son maddesi gereğince davacıya irat bağlaması gerekeceği kabul edilmelidir..." gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile tapu iptali ve tescile, davalı lehine tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava ölünceye kadar bakma akdine aykırı davranış nedenine bağlı tapu iptal ve tescil istemi ile açılmış mahkemece tapu iptal ve tescile, ayrıca davalıya tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
Davacı davalı ile aralarında düzenlenen ölünceye kadar bakma akdine göre nizalı taşınmazların tapuda davalı adına devrinin yapıldığını ancak davalının kendisine bakmadığını belirterek eldeki davayı açmış mahkemece akdin yerine getirilmemesinden dolayı davalı kusurlu bulunarak davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine Dairece yapılan inceleme sonunda "akdin yerine getirilmemesinde davacının kusurlu olduğu,davalının evi terk etmek zorunda kaldığı bu nedenle Borçlar Yasasının 517/son maddesi gereğince davacıya irat bağlanması gerekirken davanın kabul edilerek tapu iptal ve tescile karar verilmesi doğru görülmediği" gerekçesiyle 29.1.2007 gün ve 2006/12126 Esas 2007/730 Karar sayılı ilam ile yerel mahkeme kararı bozulmuş ve mahkemece bozmaya uyulmuş olmakla taraflar lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu gözetildiğinde bozma kararı gereğinin aynen yerine getirilmesi ve o doğrultuda karar verilmesi zorunludur.
Buna rağmen mahkemece yine davalı adına olan tapuların iptali ile yapmış olduğu bakımın karşılığı olarak davalı lehine tazminata hükmedilmiştir. Oysa Borçlar Yasasının 517/son maddesine göre ve bozma ilamı gereğince davalı adına olan tapuların iptali söz konusu olmayıp, irat alacaklısına gelir bağlanması gerektiği halde bozma kararı ve yasa hükmü yanlış değerlendirilerek tapunun iptali ile davalıya tazminat verilmesi doğru olmamıştır. Her ne kadar davalı vekili ölünceye kadar bakma akdinin feshi halinde tazminat talebinde bulunmuş ise de bu beyan davalı adına olan tapuların iptali, davacı adına tescilinin kabulü anlamında değildir.Davalı vekilinin beyanı akdin feshi halinde tazminat talebidir.Oysa hükmüne uyulan bozma ilamında akdin feshi ve bunun sonucu davalı adına olan tapuların iptali değil, aksine tapu kayıtlarının iptal edilmeyip sadece davacıya davalı tarafından irat ödenmesi hususu açıkça öngörülmüştür.Bozma ilamına uyulmakla taraflar yönünden doğan usulü kazanılmış hakkın kamu düzeniyle ilgili olduğu ve mahkemece zorunlu olarak gözetilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Hal böyle olunca bozma ilamı doğrultusunda gerekli inceleme ve bilirkişi raporu alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile karar verilmesi doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir,kabulü ile yerel mahkeme kararının H.U.M.Y 428. maddesi gereğince BOZULMASINA alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.2.2009 tarihinde
oybirliği ile karar verildi