Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu 43 parsel 9 nolu bağımsız bölümün kiracısı Y. D.ölümü ile kira sözleşmesinin sona erdiği halde davalıların haksız olarak kullandıklarını ve ortak alan olan apartman girişine sundurma yaparak kapattıklarını, arka bahçeyi kapatarak depo haline getirdiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı T., taşınmazla ilgisinin bulunmadığını, kiracı Y.mirasçısı tarafından kira sözleşmesine uygun olarak kullanıldığını belirtmiş, diğer davalı ile taşınmazın murisi tarafından kiralandığını ve tapuya şerh verildiğini, sözleşmeye uygun olarak kullandığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, tapuya şerh verilen geçerli kira sözleşmesine göre taşınmazı davalı Akide"nin kullandığı gerekçesi ile davalılar hakkındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinin reddine, ortak alana yönelik elatmanın önlenmesi davasının sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .aporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, dükkan niteliğindeki bağımsız bölüm ile ortak alana elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, kira sözleşmesinin geçerli olduğu gerekçesiyle davalı Akide hakkındaki davanın reddine, keza davalı T. hakkındaki davanın sübut bulmadığından reddine, ortak alana yönelik davada da sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; dava konusu 9 nolu bağımsız bölümün 24.8.2006 tarihinde satın alma nedeniyle davacı adına tescil edildiği, önceki malik N.Ö. ile davalı Akide"nin miras bırakanı arasında 4.4.2002 başlangıç tarihli 15 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlenerek, tapu kaydına şerh edildiği, kiracı Y. 29.12.2006 tarihinde öldüğü, davalı Akide"nin önceki tarihten beri kira sözleşmesine konu yeri lokanta olarak işlettiği, bu durum karşısında kira sözleşmesinin geçerli olduğu ve tarafları bağlayacağı gözetilerek, bu iddiaya dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının reddi doğrudur. Öte yandan, davalı T."ın bir müdahalesinin bulunmadığı anlaşıldığına göre, onun yönünden de davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.
Ayrıca, ortak alana vaki elatmanın önlenmesi iddiası açısından Kat Mülkiyeti Yasasının 18 ve Ek 1.maddesi hükmü gereğince görevsizlik kararı verilmesinde de yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Ne varki; davacı dava dilekçesinde davalı Akide bakımından kira sözleşmesinin sona erdiğini ileri sürmesi yanında (ki sözleşmenin halen varlığını sürdürdüğü mahkemenin kabulündedir) dava dilekçesinde ve aşamalardaki yazılı beyanlarında; "davalının kira sözleşmesine aykırı olarak kiralanan yere ve ortak alana muhdesat ve tadilat yaptığını bu nedenle, kira sözlemesine riayet etmediğini de iddia etmiştir. Anılan dilekçelerde elatmanın önlenmesi sadedinde ifadeler kullanılmış ise de, HUMK."nun 74-76. maddeleri doğrultusunda olayları ve iddiayı açıklamak yanlara, hukuksal nitelemeyi yaparak olaya uygulanacak yasa hükmünü belirlemek görevi mahkemeye aittir. İddianın açıklanan içeriği itibariyle kira sözleşmesine aykırılık esas alındığında amaçlanan isteğin bu nedene dayalı tahliye olduğu ve bu yönden HUMK."nun 8. maddesi gereğinde sulh hukuk mahkemesinin görevli olacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; akde aykırılık nedenine dayalı iddia yönünden de görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, sözü edilen istem açısından bir karar verilmemiş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün belirtilen nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.