21. Hukuk Dairesi 2015/11507 E. , 2015/18313 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sivas 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2010/520-2014/304
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni geciktirici nedenlerle, temyiz edenin sıfatına ve temyiz kapsamı ile nedenlerine göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazasından sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 122.648,89 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15.08.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun kabul edildiği, SGK Maluliyet Daire Baş. Ve YSK raporlarında davacının sürekli iş göremezlik oranının % 48.2 olduğunun belirtildiği, bu raporlara iki davalı vekilinin de itirazı üzerine sürekli iş göremezlik oranının Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi"nin raporunda % 47.2 olduğunun belirtildiği, davacı vekilinin 10.07.2013 tarihli duruşmada Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi"nce düzenlenen raporu kabul ettiklerini beyan ettiği, bilirkişi hesap raporunda Kurumca belirlenen % 48.8 sürekli iş göremezlik oranı esas alınarak yapılan hesaplama sonucu davacının 122.648,89 TL karşılanmamış zararı bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Somut olayda, davacı vekilinin 10.07.2013 tarihli duruşmada Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi"nce düzenlenen raporu kabul ettiklerini beyan etmesi sonucu bu rapor ile tespit edilen % 47.2 sürekli iş göremezlik oranının davalılar yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu dikkate alınmadan, bilirkişi hesap raporunda Kurumca belirlenen % 48.8 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden yapılan hesaplamanın hükme esas alınarak sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.
Yapılacak iş; davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek, davacının maddi zararının tespit edilmesinde Adli Tıp 3. İhtisas Dairesince tespit edilen % 47.2 sürekli iş göremezlik oranının esas alınarak bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine
13.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.