
Esas No: 2022/939
Karar No: 2022/1312
Karar Tarihi: 21.02.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/939 Esas 2022/1312 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Ceza Dairesi tarafından verilen bir kararın kanun yararına bozma istemi üzerine incelenmesi sonucunda, suça sürüklenen çocuğun hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sadece müdafiiye tebliğ edilerek usulsüz bir şekilde kesinleştirilmiş olduğu ve denetim süresinin işlemeye başlamadığı tespit edilmiştir. Ayrıca suçun işlendiği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış ve daha önceden hapis cezasına mahkum edilmemiş olan suça sürüklenen çocuk hakkında ise kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50/3. maddesi uyarınca seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda bahsedilen kanun maddeleri ise şöyledir:
- Türk Ceza Kanunu’nun 86/1, 87/3, 29, 31/3 ve 62/1. maddeleri
- Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. ve 309/4. maddeleri
- Türk Ceza Kanunu'nun 50/1. ve 50/3. maddeleri
"İçtihat Metni"
(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)
Kasten yaralama suçundan suça sürüklenen çocuk ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/1, 87/3, 29, 31/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetim süresi belirlenmesine dair...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.09.2013 tarihli ve 2013/182 Esas, 2013/381 Karar sayılı kararının 17.12.2013 tarihinde kesinleştirilmesini müteakip, suça sürüklenen çocuğun 18.11.2016 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbarı üzerine, hükmün açıklanması ile 5237 sayılı Kanun’un 86/1, 87/3, 29, 31/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.03.2020 tarihli ve 2019/733 Esas, 2020/377 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 10.12.2021 tarihli ve 2021/18061 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.01.2022 tarihli ve 2021/155971 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
1) Dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuğun 17.11.2011 tarihinde 18 yaşını doldurduğu, bu sebeple Baro tarafından tayin edilen zorunlu müdafiinin görevinin sona ermesine rağmen,...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.09.2013 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, suça sürüklenen çocuğa değil, müdafii Avukat Mehmet Karapehlivanlı'ya 09.12.2013 tebliğ edilerek usulsüz olarak kesinleştirildiği, bu durumda denetim süresinin başlamadığı ve bu sebeple denetim süresi içerisinde işlenen bir suçtan söz edilemeyeceğinden 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde;
2) Kabule göre de; kayden 17.11.1993 doğumlu olan ve suçun işlendiği 01.11.2011 tarihi itibariyle 18 yaşını ikmal etmediği anlaşılan, dosyada mevcut adli sicil kaydına göre de suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin mahkumiyeti bulunmayan suça sürüklenen çocuk hakkında kasten yaralama suçundan tayin olunan 5 ay 25 gün hapis cezasının kısa süreli olması karşısında, 5237 sayılı Kanun'un 50/3. maddesinde yer
alan “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
5271 sayılı CMK’nin 150/2. maddesine göre; “Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.”
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 20.03.2012 tarihli, 2011/6-235 Esas ve 2012/110 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; “..Atamanın yapıldığı tarih itibarıyla yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre tayin edilmiş zorunlu müdafie yapılan tefhim ve tebliğ, aynen vekaletnameli müdafie yapıldığında olduğu gibi hukuksal sonuç doğurur. Ancak bunun ön koşulu, kendisine zorunlu müdafi atandığından sanığın haberdar edilmiş olmasıdır.
Kendisine zorunlu müdafi atandığından haberdar olan sanık buna itiraz etmez ise, zorunlu müdafiin yapmış bulunduğu ve kendisinin de açıkça karşı çıkmadığı tüm tasarrufların sonuçlarına katlanmak durumundadır.
Kendisine zorunlu müdafi atandığından sanığın haberdar edilmediği durumlarda ise zorunlu müdafie yapılan tefhim ve tebliğ, kendisine bağlanan hukuksal sonuçları doğurmaz.”
Somut olayda; suça sürüklenen çocuğa istemi aranmaksızın yaşı gereği zorunlu müdafii atanmış ise de; suça sürüklenen çocuğun kendisine müdafii atandığından haberinin olmadığı anlaşılmıştır. 24.09.2013 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın suça sürüklenen çocuğa da tebliğ edilmesi gerekirken sadece müdafiiye tebliğ edilmesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştirilmesi usulsüzdür. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediğinden denetim süresinin işlemeye başlamadığı gözetilmeksizin denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlendiği gerekçesiyle hükmün açıklanması suretiyle mahkumiyet hükmü kurulması isabetsizdir.
Kabul ve uygulamaya göre de; suça sürüklenen çocuğun fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmadığı ve dosyada mevcut adli sicil kaydına göre daha önceden hapis cezasına mahkum edilmemiş olduğu anlaşılmakla, suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK'nin 86/1, 87/3, 29, 31/3, 62. maddeleri gereğince hükmolunan kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK'nin 50/3. maddesindeki zorunluluk gereğince 5237 sayılı TCK'nin 50/1. maddesinde düzenlenen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden;...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.03.2020 tarihli ve 2019/733 Esas, 2020/377 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.02.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.