23. Hukuk Dairesi 2013/6456 E. , 2013/7966 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, tazminat ve cezai şart davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ... ile şirket müdürü Süleyman Kılınç ve davacı vekili Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında 08.08.2006 tarihinde düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat yapım ve satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı yüklenicinin inşaat için sadece imar çap başvurusu yaptığını, onun dışında herhangi bir çalışması olmadığını, müvekkilinin sözleşme tarihinden itibaren yaklaşık 34 ay bekledikten sonra 23.06.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi fesh ettiğini, inşaat alanının halen boş olarak kaldığını, müvekkilinin davalının haksız davranışları nedeni ile zarar uğradığını ileri sürerek, taraflar arasındaki sözleşmenin feshine ilişkin hakları saklı kalmak üzere arsa üzerinde bulunan davacıya ait evin yıkılması nedeni ile 20.000,00 TL zararı, müvekkilinin yıkılan evinden dolayı uğradığı kira kaybı zararı olarak 10.000,00 TL, sözleşmede öngörülen 45.000,00 TL cezai şart ile, evin yıkılışı sırasında ... Telekom İl Müdürlüğü"ne ait telefon santral kutusuna verilen zarar nedeni ile ilgili idareye ödeme 4.200,00 TL olmak üzere toplam 79.200,00 TL zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın BK"nın 60. maddesi uyarınca bir yıl içinde açılmadığını, ayrıca TBK"nın hükümleri uyarınca zamanaşımı süresinin geçtiğini, taraflar arasında dava konusu sözleşme dışında ayrıca 04.09.2006 tarihli ek protokol imzalandığını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre davacının kendisine ait parsel dışında miras hissesi bulunan aynı yer başka parseldeki bir kısım mirasçı ile uyuşmazlığı çözdüğünde, sözleşmeye konu yerin diğer parsellerle inşaat yapımına uygun hale geleceğini, ancak davacının diğer mirasçılar olan kardeşleri ile anlaşamadıkları için inşaat alanının elverişli hale gelmediğini, mirasçıların anlaştıklarında ise, dava konusu yer ile diğer parsellerin başka bir inşaat firmasına verildiğini, davacının edimlerini yerine getirmediği için inşaat ruhsatının alınamadığını, davacı ile diğer mirasçılar arasında izale-i şuyu davası görüldüğünü, taraflar arasında ... Asliye Ticaret Mahkemesi"nde alacak davası görüldüğünü, davacının haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, bilirkişi kurul raporu ve tüm dosya içeriğine göre, taraflar arasında 08.08.2006 tarihinde düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat yapım ve satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 4. maddesinde inşaat süresinin ruhsat tarihinden itibaren 24 ay olduğunun hüküm altına alındığı, ayrıca bu madde de kira alacağının da kararlaştırıldığı, sözleşmenin 14. maddesinin ise cezai şarta ilişkin bulunduğu, sözleşmeye konu taşınmaz üzerinde 23.07.2008 tarihinde ifraz işleminin gerçekleştiği ve taşınmazın yapı ruhsatı almaya
uygun hale geldiği, normal koşullarda arsanın hazır hale getirilip ruhsat alma süresinin 6 ay kadar sürebileceği, ancak davacı tarafından keşide edilen 23.06.2009 ve 24.08.2009 tarihli ihtarmanelere kadar herhangi bir işlemin davalı tarafça yapılmadığı,davalının belirttiği ... Asliye Ticaret Mahkemesi"nde görülen davaya konu taşınmaz ile bu davanın bir ilgisinin bulunmadığı, davacının fesih işleminin haklı ve yerinde olduğu, bu nedenle 818 sayılı BK"nın 108. ( TBK "nın 125.) maddesi uyarınca davacının menfi zarar talep etme hakkı doğduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, taraflar arasındaki dava konusu sözleşmenin feshine, davacının talep ettiği evin yıkılması nedeni ile 20.000,00 TL, kira kaybı nedeni ile 10.000,00 TL ve cezai şarta ilişkin 45.000,00 TL zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline, davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı şirket vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle ileri sürülen temyiz nedenleri ile her ne kadar davalıyı yargılama sırasında vekil olarak avukat ..."nın temsil etmesine rağmen karar başlığında vekil olarak avukat Hüseyin Akdeniz"in gösterilmesinin maddi hataya ilişkin olması ve bu hususun mahkemece yerinde düzeltileceğinden davalı vekilinin aşagıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait arsa üzerinde bulunan evinin yeni bina yapılacak olması nedeni ile davalı yüklenici tarafından yıkıldığı, evin yıkılma tarihinde içinde kiracısı olduğu, bu nedenlede müvekkilinin kira kaybına uğradığını ileri sürerek, kira tazminatı da talep etmiştir. Şayet davacı arsa sahibi bir başka yüklenici ile sözleşme yapsaydı onun inşaatı bitirebileceği tarih ile taraflar arasındaki sözleşmeye göre inşaatın bitirilmesi gereken tarih arasındaki döneme isabet eden kira kaybının menfi zarar kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.
Ayrıca dosyada yeni bir yüklenici ile sözleşme imzalandığına dair beyanlar olup tapu kaydında buna ilişkin olarak 09.09.2011 tarihli şerh mevcuttur.
Hal böyle olunca mahkemece belirtilen sözleşme gettirtilip ifade edilen ilkeye göre hesap yaptırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
3-Davacı vekilinin, dava dilekçesindeki bir diğer talebi de sözleşmenin 14. maddesine dayalı olarak 45.000,00 TL cezai şartın tahsiline ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 08.08.2006 tarihli "Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Yapım ve Satım Vaadi Sözleşmesi"nin" 14. maddesi "işbu sözleşmeden vazgeçen taraf karşı tarafa 45.000,00 TL (Kırkbeşbin TL) cezai şart ödemeyi karşılıklı olarak kabul ve taahhüt etmişlerdir" hükmünü haizdir. Sözleşmenin açık ifadesinden, bu tazminatın sözleşmeden vazgeçen tarafça karşı yana ödeneceği kararlaştırıldığından ve sözleşmeden vazgeçen tarafın davalı yüklenici olmadığı gözetilerek, davacı vekilinin cezai şarta ilişkin talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi de ayrıca doğru değildi.
SONUÇ:Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) no"lu benttlerde açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.