Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/32
Karar No: 2015/2005

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/32 Esas 2015/2005 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/32 E.  ,  2015/2005 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 16.05.2014 günlü hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ile davacı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.03.2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... ile diğer taraftan .... vekili .... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar, 21.03.2012 havale günlü dilekçe ile; ortak murisleri...."tan kendilerine intikal eden taşınmazın da içinde bulunduğu, .... İlçesi, ..... Mahallesi 118 ada 2 parsel sayılı taşınmazın, amcaları ... adına kayıtlı iken, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/73 E., 1996/116 K. sayılı karar ile tapu kaydı iptal edilerek, taşınmazın (A) ve (D) bölümlerinin 118 ada 34 parsel sayısında, (C) bölümünün ise, 118 ada 35 parsel sayısında .... adına tescil edildikleri, 118 ada 35 parselin .... tarafından ihale ile ..."a satıldığı, 118 ada 34 parselin ise, orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle satışının yapılmadığı, çekişmeli parselin 6292 sayılı Kanun uyarınca iadesinin istendiği, ancak, .... tarafından istemin reddedildiğinden, 118 ada 34 parselin orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden olduğundan, tapusunun iptal edildiği ve orman sınırı dışına çıkarılan araziler içinde kalması nedeniyle 6292 sayılı Kanun uyarınca iade edilmesi gereken taşınmazlardan olduğunun tespiti istemiyle dava açmışlardır.
    Mahkemece, tapu kaydının iptal nedeninin zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmaması olduğundan, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ile davacılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, çekişmeli taşınmazın 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca iade gereken taşınmazlardan olduğunun tespitine ilişkindir.
    118 ada 2 parsel sayılı taşınmaz, 09.03.1981 ilâ 11.05.1981 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen genel arazi kadastro çalışmalarında, 14788 m² yüzölçümü ve tarla niteliğiyle belgesizden ..... oğlu ... adına tesbit edilerek itirazsız kesinleşmekle tescil edilmiştir. Daha sonra, 05.04.1996 gün ve 1986/73-116 sayılı karar ile (A)=4715,56 m², (D)=1376,65 m² ve (C)=1089 m² bölümlerinin tapu kaydının iptali ile (A)+(D) bölümlerinin birlikte, (C) bölümünün ise, ayrı olarak .... adına tapuya tescillerine, (B)=7323,11 m² ve (E)=283,68 m² bölümlerinin ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, karar 1. Hukuk Dairesinin 10.12.1996 gün ve 1996/12152-15293 sayılı karar ile onanmış, karar düzeltme istemi reddedilerek 14.10.1999 tarihinde kesinleşmiştir.
    118 ada 2 parsel sayılı taşınmazdan iptal ve ifraz edilen (A) ve (D) bölümleri birlikte olarak 6092,34 m² yüzölçümüyle ve tarla niteliğiyle 118 ada 34 parsel sayısında .... adına tescil edilmiştir.
    Yine, 118 ada 2 parsel sayılı taşınmazdan iptal ve ifraz edilen (C) bölümü ise, 1089 m² yüzölçümüyle ve tarla niteliğiyle 118 ada 35 parsel sayısında .... adına tescil edilmiş, 23.10.2002 tarihli ihaleden satış ile ... adına tescil edilmiştir.
    6292 sayılı Kanun madde: 7- “(1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya re"sen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
    a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan, .... adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle .... adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak, bu kararlardan infaz edilerek tapuda .... adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.
    (3) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda .... adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan .... adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
    (4) Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle .... adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.”
    Medeni Usul Hukukunda davacının, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir dava açabilmesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte haklı bir yararının bulunması ile hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir (Hanağası, a.g.e., s.135).
    Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde, öğreti ve yargısal kararlarda, hukuki yarar, "dava şartı" olarak kabul edilmiştir. Bu şart, "dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri" olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan "olumlu dava şartları" arasında sayılmaktadır. ( aynı görüş, Hukuk Genel Kurulu"nun 24.11.1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K.; 5.6.1996 gün ve 1996/18-337 E.-542 K.; 10.11.1999 gün ve 1999/1-937 E.-946 K. ve 25.05.2011 gün ve 2011/11-186 E. 2011/352 K. sayılı kararlarında da, benimsenmiştir)
    Dava açmaktaki hukuki yarar için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez H., Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297). Uyuşmazlığın çözümünde, hukuki yarar kavramının tespit davasındaki yansımasının ne olacağının ayrıca irdelenmesinde yarar vardır:
    Bilindiği üzere, mahkemeden istedikleri hukuki korunmaya göre davalar eda davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır.
    Eda davalarında; bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken; inşai (yenilik doğuran) davalar ile de, var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması istenir. İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar.
    Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir. Diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
    Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir.
    Tespit davasında; eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü, tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır.
    İşte davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır (Hanağası, a.g.e., s.133 vd.; aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu"nun 01.02.2012 gün ve 2011/10-642 E., 2012/38 K. sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.)
    Yukardaki açıklamalar ve yasal mevzuat ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 11.05.1981 tarihinde kesinleşen genel arazi kadastro çalışmaları sonucunda çapa bağlanarak davacı adına tescil edilen 118 ada 2 parsel sayılı taşınmazın çap sınırları içinde kalan 6092,34 m² yüzölçümlü bölümü, 6831 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca orman sınırı dışına çıkarıldığı, çıkarma tarihinden kadastro tesbit tarihine kadar zilyetlikle kazanma koşullarının davacı yararına oluşmadığı gerekçesiyle Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 05.04.1996 gün 1986/73-116 sayılı kararı ile ifraz edilerek 118 ada 34 parsel sayısında .... adına tescil edilerek, mahkeme kararının infazı tamamlanmıştır.
    26.04.2012 gün ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca, tespit isteyen davacı tarafından ilgili idareye, 118 ada 34 parsel sayılı taşınmazın bedelsiz iadesi için yapılan başvuru, idarece, taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında olmadığı ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi uyarınca orman sınırı dışına çıkarılan arazilerin kapsamında kalmadığı gerekçesiyle reddedilmiş, davacı da eldeki davayı açmıştır. Gerçekten, davacı taraf 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinde düzenlenen 2 yıllık süre içinde iade başvurusunda bulunmuş, ancak idarece başvuru az yukarıda belirtilen gerekçe ile reddedildiğine göre, taşınmazın 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi kapsamında kalan taşınmazlardan olup olmadığı hususunun tespit edilmesinde hukuki yararı bulunmaktadır. Çünkü, davacı tarafın açacağı bir eda davası bulunmamaktadır. Bir başka değişle, davacı tarafça açılacak tapu iptal ve tescil davasında, Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.04.1996 gün ve 1986/73-116 sayılı kararı kesin hüküm oluşturacağı gibi, orman sınırı dışına çıkarıldığından tapu kaydı iptal edilerek .... adına tescil edilen taşınmazların iade edilip edilmeyeceği hususunda, 6292 sayılı Kanunun 7/4 maddesi uyarınca idarenin takdir hakkı bulunmaktadır. Mahkemelerce idarenin yerine geçerek takdir hakkını ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulması mümkün değildir. Bu nedenle, davacının tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır.
    O halde, Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 05.04.1996 gün ve 1986/73-116 sayılı kararı, bu dosya arasındaki bilirkişi raporları nazara alındığında, davacı ... adına tapuya kayıtlı iken, mahkeme kararı ile ifraz edilerek, .... adına tescil edilen 118 ada 34 parsel sayılı taşınmazın, 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. maddesi uyarınca orman sınırı dışına çıkarıldığının ve 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 2"nci maddesi gereğince, .... adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet Ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile ....ye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla kabul edilen 6292 sayılı Kanunun 7/1-a ve 7/4 maddeleri kapsamında kaldığının tespiti yönünde hüküm kurulması için davacı ..."ın davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, hükmün bozulması gerekmiştir.
    Diğer davacılar tarafından açılan davanın ise, tespiti istenen taşınmazın davacılar adına tapuya kayıtlı olmadığı, davacı ... ile aralarındaki ilişkiye bağlı olarak tespit davası açtıklarından ve 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi uyarınca iade edilecek taşınmazların, yalnızca önceki kayıt maliki/maliklerine veya kanuni mirasçılarına iadesi mümkün olduğundan, tespit istemekte hukuki yararları olmadığından, istemleri yönünden verilen ret kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmalı temyiz incelemesinde vekil ile temsil edilmediğinden, davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca hükmün 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nın 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/03/2015 günü oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi