20. Hukuk Dairesi 2015/3424 E. , 2015/2020 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, .......... Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde, bağış yoluyla intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak 132 ada 87 sayılı parsel kapsamında kalan ve 1960 yılından beri bağ olarak kullanılan yaklaşık 8000 m2 yerin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, harcını yatırmak suretiyle verdiği 30.09.2003 tarihli ıslah dilekçesinde isteğini 27000 m2 olarak düzeltmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, 132 ada 87 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 13/10/2003 tarihli kadastro bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 27.000 m2"lik taşınmazın ..... adına olan tapusunun iptali ile aynı ada takip eden parsel numarası verilerek tapuya davacı adına kapama sulu bağ olarak tesciline, karar verilmiş, hüküm davalı ..... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "Davalı ..... temsilcisinin aşağıdaki husus dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
Dava 17/06/2003 tarihinde 132 ada 87 sayılı parselin ifrazen davacı adına tapuya tescili talebiyle açılmış, dava sırasında 132 ada 87 parsel hükmen ifraz edilerek 88 ve 89 sayılı parsellere ayrılmış, 88 parsel ...... adına 89 parsel ise ..... adına 14/11/2003 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne ilişkin karar 11/06/2004 tarihinde verilmiş, tapudaki bu değişiklik üzerinde durulmamıştır. Davacının talep ettiği yerin ifrazen oluşan 132 ada 88 ve 89 parsel içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi ve yeni oluşan kayda göre iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken 132 ada 87 parsel üzerinden hüküm kurulması doğru olmamıştır." gereğine değinilmiştir.
Davacı vekilinin karar düzeltme talebi 13/12/2005 gün ve 2005/8408 E. - 8517 K. sayılı kararı ile redddedilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra 2006/3E sayılı dosyanın bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmiş ve yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne 132 ada 96 parsel nolu taşınmaz içerisinde kalan, 01/02/2007 tarihli ..... Kadastro Müdürlüğü"nün, cevabi yazısı ve eki krokide (B/1) ile gösterilen 24.800 m2"lik taşınmazın ..... adına olan tapu kaydının iptali ile aynı ada için takip eden parsel numarası verilerek davacı ... adına, (A) harfi ile gösterilen 19.590 m2, (B) harfi ile gösterilen 11.164,31 m2 ve (C) harfi ile gösterilen 6896,08 m2"lik taşınmazların, ..... adına olan tapu kaydının iptali ile aynı ada için takip eden parsel numarası verilerek davacı ... adına kapama sulu bağı vasfında tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ..... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2009/3258 E - 4783 K sayılı kararında özetle: [Kısa kararda, dava konusu .......... İlçesi ........ Köyü 131 ada 19, 22, 24 ve 25 nolu parsellerin davacılar adına olan tapu kayıtlarının ......... Baraj gölü altında kaldığından TMK"nın 999. maddesi uyarınca tapudan terkinine denildiği halde, gerekçeli kararda bu hüküm bölümüne yer verilmeden 132 ada 96 sayılı parsel hakkında karar verilmiştir. Görüldüğü üzere; kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki bu uyumsuzluk mahkemelere olan güveni sarsar. Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karardır. Gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerekir. Bu konuya ilişkin 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; "1-Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedenidir. 2- Yerel mahkeme bozmadan sonra önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla hakimin vicdani kanaatine göre karar verebilir” denilmiştir. Hüküm bu nedenle kanuna, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olarak tesis edilmiştir. ] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra; davacı ..."ın davasının kabulüne, 132 ada 96 parsel nolu taşınmaz içerisinde kalan, 01/02/2007 tarihli ..... Kadastro Müdürlüğü"nün, cevabî yazısı ve eki krokide (B/1) ile gsterilen 24.800 m2"lik taşınmazın ..... adına olan tapu kaydının iptali ile adanın son parsel numarası verilerek davacı ... adına kapama sulu bağı tapuya tesciline, davacı ..."ın davasının kabulüne, 01/02/2007 tarihli ..... Kadastro Müdürlüğü"nün, cevabî yazısı ve eki krokide (A) harfi ile gösterilen 19.590 m2, (B) harfi ile gösterilen 11.164,31 m2 ve (C) harfi ile gösterilen 6896,08 m2"lik taşınmazların, ..... adına olan tapu kaydının iptali ile adanın son parsel numarası verilerek davacı ... adına kapama sulu bağı vasfında tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ..... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21/11/2011 gün ve 2011/4955 E - 6073 K sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "Dava konusu taşınmazın öncesi 132 ada 1 parsel olup, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu açıklanarak 13.06.1991 tarihinde hali arazi niteliğinde ..... adına tespit edilmiş, dava dışı ........ tarafından açılan tespite itiraz davasına orman niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek Orman Genel Müdürlüğü katılmış, kadastro mahkemesinin 19.02.2003 tarih 2000/178 Esas 2003/1 Karar sayılı ilâmı ile davacı ........’ın davasının reddine, müdahil davacı Orman İdaresinin davasının kabulüne, 132 ada 1 parsel kapsamında olup kadastro mahkemesi ve asliye hukuk mahkemesinde görülen ve sonuçlanan davalar neticesinde geriye kalan 318165.92 m2 yerin orman sayılan yerlerden olduğu açıklanarak orman niteliğinde ..... adına tapuya tesciline karar verilmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin 02.05.2003 tarihinde kesinleşmiş, ifrazlardan sonra kalan bölüm 132 ada 96 sayılı parsel numarası verilmek suretiyle orman niteliğinde ..... adına tescil edilmiştir.
Dava; TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 .maddesi uyarınca iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz orman niteliğinde ..... adına kayıtlı olup, bu tür davalarda husumetin kayıt malikine yöneltilmesi yeterlidir. Ayrıca köy tüzel kişiliğinin davalı olarak gösterilmesine gerek bulunmamaktadır. Mahkemece, köy tüzel kişiliği yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Davacılar vekili, dava konusu taşınmaz bölümlerinin bağ niteliğinde olduğunu, bağış yoluyla intikal ettiğini ileri sürerek istekte bulunmuşlar, mahkemece kazanma koşullarının davacılar lehine gerçekleştiği ve kanıtlandığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar
verilmiş ise de ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, dava konusu 132 ada 96 sayılı parsel ve 132 ada 1 sayılı parselden asliye hukuk mahkemesi hükmüne istinaden ifrazlar yoluyla oluşmuş, en son kadastro mahkemesi kararı ile hükmen orman niteliğinde ..... adına tescil edilmiştir. Taşınmazın öncesi 132 ada 1 sayılı parsel olup, tapu müdürlüğünün karşılık yazılarından da anlaşılacağı üzere, ilk olarak hükmen hali arazi niteliğinde ..... adına tescil edilmiş, sırasıyla 09.06.1998 tarihinde hükmen ifraz edilerek 132 ada 58 ve 59 parseller dava dışı ......... adına, 132 ada 60 sayılı parselin ise, ..... adına tesciline karar verilmiş, 21.05.2001 tarihinde hükmen ifraz yoluyla 132 ada 70, 71 ve 72 sayılı parsellere revizyon görmüş, 132 ada 71 ve 72 sayılı parsellerin .......... adına, 132 ada 70 parselin ise ..... adına tesciline karar verilmiş, dava dışı Mustafa ve ..... tarafından açılan dava sonunda 132 ada 70 sayılı parsel hükmen ifraz edilerek 132 ada 85, 86 ve 87 sayılı parsellere ayrılmış, 85 ve 86 sayılı parsellerin davacılar adına 132 ada 87 sayılı parselin ise ..... adına tapuya tesciline karar verilmiş, dava dışı ......... tarafından açılan dava sonunda 132 ada 87 sayılı parselden ifraz yoluyla 132 ada 88 ve 89 sayılı parseller oluşmuş, 132 ada 89 sayılı parselin ..... adına tapuya tesciline karar verilmiş, yine dava dışı .........’ın açtığı dava sonunda 132 ada 89 parsel hükmen ifraz edilerek 132 ada 90 ve 91 parseller oluşmuş, ..... adına kayıtlı 132 ada 91 parsel hakkında dava dışı Ahmet Taşdemir tarafından iptal ve tescil davası açılmış ve dava sonunda taşınmaz ifrazen 132 ada 94, 95 ve 96 sayılı parseller oluşmuş, son olarak 132 ada 96 sayılı parsel kadastro mahkemesi kararıyla hükmen orman niteliğinde ..... adına tescil edilmiştir. Eldeki dosyada dava konusu edilen bölümler 132 ada 96 sayılı parsel kapsamında kalmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, dava konusu taşınmazın öncesi olan 132 ada 1 parsel hakkında bir taraftan asliye hukuk mahkemesinde şahıslar tarafından açılan iptal ve tescil davaları devam edip hükmen ifrazlar oluşurken, diğer taraftan Kadastro Mahkemesinde Orman İdaresinin müdahil olarak katıldığı dava derdest bulunmaktadır. Başka bir anlatımla; 132 ada 1 sayılı parsel kadastro mahkemesinde davalı olup, farklı bölümler hakkında dava dışı kişilerin açtığı davalar sonunda hükmen ifrazlar yoluyla şahıslar adına iptal ve tescil kararları verilmiş bu kararlar aşamalardan geçerek kesinleşmiştir. Nihayetinde dava konusu 132 ada 96 parsel oluşmuştur. Esasen kadastro mahkemesinin 02.03.2003 tarihinde kesinleşen kararında, kadastro ve asliye hukuk mahkemesinde görülen davalar neticesinde kalan bölümün orman niteliğinde ..... adına tesciline karar verildiğine göre, taşınmaz hakkındaki kadastro ve asliye hukuk mahkemesinde devam edip sonuçlanan iptal ve tescil kararları daha sonra öğrenilmiş olup tapu kaydı üzerindeki yolsuz tescil ve ifrazlar nedeniyle oluşan karmaşıklık giderilmeye çalışılmıştır.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu ve taşınmaz bölümlerinin tarım arazisi niteliğinde olduğu görüşünden hareketle teknik bilirkişi raporunda (A), (B), (B1) ve (C) harfleriyle gösterilen bölümlere ilişkin davanın kabulüne karar verilmiş ise de, kadastro mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında taşınmaz başında dinlenen orman bilirkişi kurulu, 132 ada 96 sayılı parselin toprak yapısı ve bitki örtüsü itibarı ile 6831 sayılı Orman Kanununun 1.maddesi uyarınca Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki orman sayılan yerlerden olduğunu ve zilyetlikle kazanılamayacağını gerekçeli olarak açıklaması üzerine kadastro mahkemesi tarafından yazılı şekilde karar verilmiştir. O halde; kadastro mahkemesi hükmü davada taraf olmayan davacılar Emine ve ... yönünden kesin hüküm oluşturmasa da taşınmazın niteliğinin belirlenmiş olması nedeniyle güçlü delil oluşturur. Kesinleşmiş mahkeme hükmüyle taşınmazın orman niteliğinde olduğu belirlendiğine göre, aksi yöndeki yerel ve teknik bilirkişi sözlerine değer verilemez. 3402 sayılı Kanunun 16/D ve 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca ormanlar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup süresi neye ulaşırsa ulaşsın olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün değildir. Mahkemece açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, nitelik konusundaki kesinleşmiş mahkeme hükmü gözardı edilerek hatalı değerlendirme sonunda yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir." gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 24/03/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.