Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kayden paydaşı oldukları 483 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını kamulaştırma bedelinin bir an önce ödenmesi amacıyla tapuda bağış suretiyle davalıya temlik ettiklerini, sonrasında kamulaştırma bedelinin ödenmemesi sonucu yapılan devir işleminin hatalı olduğunu öğrendiklerini ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine temsilcisi, yargılama sırasında bütün sonuçları ile davayı kabul etmiştir.
Mahkemece, kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. 
                                          -KARAR-
Dava, hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 483 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ilişkin yapılan kamulaştırma çalışması sırasında kayıt maliki olan davacıların, paylarını Hazineye koşulsuz bağışladıkları anlaşılmaktadır.
Davacılar, kamulaştırma bedelinin ödenmemesi sonucu hataya düştüklerini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Davalı Hazine adına davayı takip eden İlçe Mal Müdür vekilinin 23.12.2008 tarihli oturumda davayı bütün sonuçları ile kabul ettiğini bildirdiği ve mahkemece bu kabul beyanı esas alınarak davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; H.U.M.K.’nun 63. maddesi uyarınca, açıkça izin verilmedikçe vekil (temsilci) davayı kabul edemez.
Öte yandan, 4353 Sayılı Devlet Davalarının Takibi Usullerine İlişkin Kanunun 18. maddesine göre, genel bütçeye dahil kamu kurum ve kuruluşlarına ait davalarda ve her türlü icra takibinde temsil görevi Maliye Bakanlığına bağlı Hazine avukatlarına ait olup, Hazine avukatı bulunmayan yerlerde temsil yetkisini daire amirleri kullanmaktadır. Anılan yasanın 26. maddesinde davaların açılması ve icra takiplerinin başlaması, 27, 28 ve 29. maddesinde de açılan davalarla başlayan icra takiplerinden ne şekilde vazgeçileceğine ilişkin düzenlemelere yer verildikten sonra 30. maddesinde de davaya veya icraya intikal etmiş olan çekişmelerin sulh yoluyla halli konusundaki usul ve esaslar düzenlenmiş olup, ilçelerde Hazineyi temsile yetkili olan Mal Müdürüne veya bunun kanunen yokluğu halinde yasal açıdan kendisi temsilci kılınan İlçe Mal Müdürü vekiline Hazine aleyhine açılan bir davanın kabulü yönünde bir yetki tanınmamıştır.
Hal böyle olunca; davalı Hazine temsilcisinin davayı kabulü hukuksal sonuç doğurmayacağından, işin esasının incelenmesi, toplanan ve toplanacak deliller doğrultusunda varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.