Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/2158
Karar No: 2009/3425

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/2158 Esas 2009/3425 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2009/2158 E.  ,  2009/3425 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 05/03/2008
    NUMARASI : 2005/621-2008/253

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kendisi de  mirasçı  olmasına rağmen  davalı kardeşi G.. aleyhine  yapılan  icra takibi sırasında  babası  adına  kayıtlı 1513 ada 4 parsel  sayılı  taşınmazın, yetki verilen   alacaklılar  tarafından  alınan veraset  belgesine  dayalı olarak  davalılar A. ve G. adlarına  intikalen  tescil  edildiğini, bilahare  G.in  miras  payanın  ihale ile davalı R."e satıldığını ve  taşınmazın  davalılar R.ile A.adına  verasette iştirak  halinde  kaydedildiğini, durumu  öğrenmesi üzerine   açtığı dava sonucu intikale  esas veraset  ilamının  iptali ile  kendisinin de  mirasçı  olarak  gösterildiği mirasçılık  belgesi  verildiğini,  davalı R."in  kendisini ve  aileyi  tanıdığını, iyiniyetli  olmadığını ileri sürüp  tapu iptali ve tescil isteğinde  bulunmuştur.
    Davalı R., çekişme  konusu  taşınmazı icraen  yapılan satış yoluyla  satın  aldığını, tapu  kayıtları ile icra  dosyasındaki bilgi ve  belgelerle  güvendiğini, icra  dosyasında taraf olmadığı gibi,  davanın diğer  taraflarını da  tanımadığını, iyiniyetli 3. kişi olup, iktisabının  korunması  gerektiğini belirterek, davanın reddini  savunmuştur.
    Diğer davalılar, davanın reddini istemişler, bilahare alacaklı  ile davalı R."in  birbirlerini  iyi  tanıdıklarını beyan  etmişlerdir.
    Mahkemece, davalı R."in  iyiniyetli  olduğu,  tescilin esasını  oluşturan  ihale  feshedilmeden tapunun  iptalinin  mümkün  olmadığı ve ihalenin  feshi  davasının  redle sonuçlandığı gerekçesiyle  davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili  ile davalılar G. ve A. B. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
                                                                                                        -KARAR-
    Dava, ketmi verese nedeniyle  yolsuz tescile  dayalı tapu iptali ve tescil istiğine  ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine  karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan  delillerden; çekişme  konusu 1513 ada 4 parsel  sayılı taşınmazın  davacı ile  davalılar G.ve A."nin  mirasbırakanı  olan  İ. B. adına  kayıtlı  iken;  davalı G. aleyhindeki  icra takibi  sırasında  verilen  yetki üzerine  alacaklısı  Ö. K. tarafından  alınan  Zeytinburnu  Sulh Hukuk  Hakimliğinin 15.7.2002  tarih ve  881-899  sayılı veraset  belgesine  istinaden 21.4.2003  tarihinde  davalılar  G.ve A. adlarına  intikalen  tescil edildiği, bu arada  dava dışı  M. G. tarafından davalı G. aleyhine  yapılan  başka  icra  takip dosyasında  anılan davalının payının  29.11.2004 tarihinde  davalı R."e  ihale  edildiği ve  taşınmazın  halen 11.1.2005 tarihinde  cebri  satış ile  verasette   iştirakli  olarak davalılar A. ve R. adlarına  kayıtlı  bulunduğu; davacının davalılar A.ve G.aleyhine açtığı dava sonucunda  Zeytinburnu  Sulh Hukuk  Mahkemesinin 22.4.2005  tarih ve  462- 416  sayılı  kararıyla  intikale esas veraset  ilamının  iptal edilerek  davacının  mirasçılığının  belirlendiği ve  anılan  bu kararın  kesinleştiği, yine  davacının  açmış  olduğu ihalenin feshi  davasının  da süre  yönünden  reddine karar  verildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, ketmi verese nedeniyle  davalı Recep  adına  olan  tescilin  yolsuz  olduğunu, davalıların  bu olguyu bilen ya da  bilmesi gereken  kişi  konumunda  bulunduklarını ileri  sürerek, eldeki davayı  açmıştır.
    Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Öte yandan  bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin  1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti  büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya  kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı,kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve   yasa koyucunun amacının ilk bakışta,şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def"i değil  itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın  genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme  Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir. 
    Somut olaya gelince; mahkemece  davalı R."in  iyiniyetli olup  olmadığı  konusunda yapılan  araştıma  ve  soruşturmanın  hükme  yeterli  olduğunu söyleyebilme  olanağı yoktur.
    Davacı  vekili, 4.4.2006  tarihli  delil ve tanık  listesiyle  delillerini  hasretmemiş, aksine  karşı  yanın  delil ve  tanıklarına  karşı   delil ve tanık  sunma  hakkını  saklı  tutmuş;  bilahare  mahkemece  verilen  ara kararı  gereğince de 6.6.2007  tarihli  delil ve tanık  listesini  sunmuştur.
    O halde,  yukarıda  değinilen  ilkeler de  gözetilmek  suretiyle  davacının bildirdiği tüm  tanıkların   davalı R."in  iyiniyeti  konusunda  dinlenilmesi ve  lüzumu  halinde  davacı " isticvap"  deliline de  dayandığından bu hususun  da  dikkate alınması, toplanan ve  toplanacak  olan  tüm delillerin  birlikte  değerlendirilerek  sonucuna göre  bir karar verilmesi gerekirken, noksan  soruşturmayla yetinilerek  yazılı olduğu  üzere  hüküm kurulmuş  olması doğru değildir.
    Davacının  temyiz itirazları  yerindedir. Kabulü ile, hükmün  açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.3.2009 tarihinde  oybirliğiyle karar verildi.


     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi