20. Hukuk Dairesi 2015/3303 E. , 2015/2073 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; .......... ili, ....... ilçesi, ........ köyde bulunan 367 sayılı parselde Hazine adına tescili yapılan taşınmazın 1983 yılından beri müvekkili ..."in malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğunu, müvekkilinin bu yeri bahçe olarak kullanmakta olup, ayrıca, bir de ahşap bir yapı bulunduğunu, söz konusu gayrimenkulün müvekkilinin malik sıfatıyla zilyetliğinde 20 yıldan fazla bir zamandan beri bulunduğunu, MK"nın 713. maddesine göre tescil şartları oluştuğunu ileri sürerek, 367 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkili ... adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davacının davasının kabulü ile, davalı ... adına kayıtlı 367 nolu parselin kaydının kısmen iptali ile; dosya kapsamı bilirkişinin kroki ve raprou dikkate alınarak, 367 sayılı parsel sınırları içinde kaldığı anlaşılan ve krokide (A) harfi ile gösterilen 6367.41 m² yerin son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın aynı parsel numarası altında davalı Hazine adına önceki gibi kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1939 yılında 3116 sayılı Kanun gereğince yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 1985 yılında 2896 sayılı Kanuna göre yapılan aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece, her ne kadar dava konusu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 6367,41 m2"lik bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; eldeki dava, arazi kadastrosu sırasında tescil harici bırakılan alanda iken 2009 yılında idari yoldan Hazine adına tapuya bağlanan taşınmaza karşı zilyetliğe dayalı açılan tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğuna göre, taşınmazın idari yoldan tescil edildiği tarihe kadar kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması gerekmektedir. Orman bilirkişi tarafından kesinleşen orman kadastrosuna ilişkin uygulama yapılmış ise de; yörede yapılan ilk orman kadastrosu, daha sonra yapılan aplikasyon ve 2/B madde çalışmalarına ilişkin tüm belge, tutanak ve haritalar getirtilmemiş, tahdit, aplikasyon ve 2/B haritaları ile kadastro paftası ölçeği eşitlenerek birbiri üzerine çakıştırılmamış, sadece eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına dayalı inceleme ve araştırma yapılmış idari yoldan tescil tarihi olan 2009 yılından 15-20 yıl öncesine ait memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları getirtilip keşifte uygulanmamış, Dairece iki kez yapılan geri çevirme kararlarında belirtilen eksiklikler tamamlanmaya çalışılmış ise de, iade gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.Keşifte tarafsız yerel bilirkişi beyanlarına başvurulmamış zilyetliğin belirlenmesinde davacı tanık beyanları ile yetinilmiştir. Dosyadaki belge ve bilgilerden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde imar planı yapıldığının anlaşıldığı, ancak buna ilişkin yeterli araştırma yapılmadığı, Belediye Başkanlığından taşınmazın imar planı içine alınıp alınmadığı, aynı zamanda boğaziçi nazım imar planı dahilinde bulunup bulunmadığı, imar planı içine alındı ise hangi tarihte alındığı sorularak imar planlarının getirtilmediği, alındı ise alındığı tarihe kadar zilyetlikten taşınmaz edinme süresinin dolup dolmadığının araştırılmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle, mahkemece; öncelikle, yörede yapılan orman tahdidi, aplikasyon ve 2/B uygulama çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örnekleri ile yörede yapılan imar planına ilişkin belge ve haritaların eksiksiz olarak ve çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir orjinal kadastro paftasının getirtilmesi, taşınmazın bulunduğu yerin niçin ve ne olarak tespit harici bırakıldığının sorulması, eski tarihli ve idari yoldan tescil tarihi olan 2009 yılından 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen ve bir ziraat mühendisi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit, aplikasyon ve 2/B haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.
Taşınmazın 1939 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığının anlaşılması halinde, bu kez aynı bilirkişilerce memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmalı, bu belgelerde taşınmazın ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; hava fotoğrafları stereoskop yardımıyla üç boyutlu olarak incelenerek o tarihlerde üzerinde bulunan bitki örtüsünün açıklanmalı varsa ağaçların yaşı, cinsi, sayısı ve dağılımı belirtilmeli, yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, taşınmazda imar ve ihya yapılıp yapılmadığı, taşınmaz kesinleşmiş imar planı kapsamında ise imar planına alındığı tarihe kadar imar planı kapsamı dışında ise taşınmazın idari yoldan tescil tarihi olan 2009 yılına kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma şartlarının oluşup oluşmadığı, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında,
murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı araştırılmalı, ziraat bilirkişisinden dava konusu taşınmazın niteliğini belirleyici rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 25/03/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.