MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Yörede 1999 yılında arazi kadastrosu ile birlikte yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışmaları sırasında ............ Köyü, 103 ada 219 parsel sayılı 8819 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 103 ada 229 parsel sayılı 7225 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ve 103 ada 1227 parsel sayılı 3829,07 m2 yüzölçümündeki taşınmaz zeytinlik niteliği ile edinme sutununda davacıların murisi ..."in kullanımında olduğu, ancak, zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığı belirtilerek beyanlar hanesine “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılmıştır.”şerhi verilerek ... adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı ... sulh hukuk mahkemesine verdiği asıl ve birleşen dosyadaki dava dilekçelerinde özetle; ............ Köyü, 103 ada 219, 229 ve 1227 parsel sayılı taşınmazlar hakkında ......... Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.06.1957 tarih ve 1955/413 E. - 1957/239 K. sayılı kararı ile babası adına tescil kararı verildiğini, ancak, kadastro çalışmalarında 2/B olarak ... adına tesbit ve tescil edildiğini, ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların muris ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Sulh hukuk mahkemesince taşınmazların değeri itibariyle dosya asliye hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilerek gönderilmiştir.
Mahkemece taşınmazların öncesi orman olup, niteliğini koruduğu sıradaki zilyetliğe değer verilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosu ve 2/B uygulamasına itiraz ile birlikte tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yörede 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine istinaden 1999 yılında arazi kadastrosu, orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması birlikte yapılmış olup, dava konusu edilen yerler 6831 sayılı kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan alanda kalmaktadır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında kalan yerlerden olduğu, zilyetlikle ormandan kazanma olanağı bulunmadığı gerekçe gösterilerek, davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; davacının tutunduğu ......... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1955/413 E. - 1957/239 K. sayılı tescil dosyasında hükme esas alınan, fen bilirkişi tarafından düzenlenen tescil krokisi, keşif sırasında yerel bilirkişi ve fen bilirkişi yardımıyla uygulanıp, kapsamı ve dava konusu yere uyup uymadığı yönünde araştırma yapılıp (A) harfi ile gösterilen 3600 m2 lik kısmın 219 parsel içinde kaldığı, (B) harfi ile gösterilen bölümün ise kısmen 1227 ve 229 parsel sayılı taşınmazlar içersinde kaldığı belirlenmesine rağmen mahkemece, Hazinenin ve davacı tarafın murisi ... arasında görülüp sonuçlanan tescil davasının kesin hüküm teşkil edip etmediği tartışılmamıştır. Ayrıca, tapu kaydında 2/B şerhi bulunan 229 sayılı parselin, 17/12/2011 tarihli orman bilirkişi raporunda 588-566 nolu OS noktaları ile P.40 parsel numarası verilerek orman sayılmayan alanda kaldığı belirtilmesine rağmen mahkemece bu husus değerlendirilmemiştir.
Bu nedenle; mahkemece, davacının dayandığı tescil dosyasındaki tescil krokisi taşınmazlar başında yeniden yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve teknik bilirkişi yardımıyla uygulanmalı, 3402 sayılı Kanunun 20/A bendine göre krokideki sınırlara itibar olunarak kapsamı belirlenmeli, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, teknik bilirkişiye uygulanan tescil krokisinin kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, miktar fazlası olan bölümlerin zilyetlikle iktisap edilip edilemeyeceği düşünülmeli, tescil krokisinin dava konusu parsellere uyması halinde, tescil ilamında Hazinenin taraf olması nedeniyle tescil ilâmının ... yönünden kesin hüküm teşkil edeceğide göz önünde bulundurularak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/03/2015 günü oy birliği ile karar verildi.