Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/393
Karar No: 2009/3600
Karar Tarihi: 24.3.2009

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/393 Esas 2009/3600 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2009/393 E.  ,  2009/3600 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 01/05/2008
    NUMARASI : 2007/10-2008/172

    Taraflar  arasında görülen davada; 
      Davacı, mirasbırakanları M."in  sağlığında borca  batık olduğundan 466 parsel  sayılı taşınmazdaki payı  ile 468 parsel  sayılı  taşınmazın tamamını muvazaalı  olarak  davalı  gelinine  satış  göstermek  suretiyle  temlik  ettiğini, aslında  bedelsiz  olduğunu, onun da taşınmazları diğer  davalıya muvazaalı olarak  devrettiğini ileri  sürerek  tapuların  miras bırakan  adına  iptal ve  tescili isteğinde  bulunmuşlardır.
    Davalılar, davanın reddini  savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın reddine  karar verilmiştir.                                       
    Karar,  davacılar  tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.3.2009  Salı günü saat  9.45  de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ..raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
                                                                                                       -KARAR-
     Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan  delillerden davacıların  miras  bırakanı M."in  dava konusu 466 parsel  sayılı  taşınmazdaki payı ile 468  parselin tamamını 22.5.1990  tarihinde  gelini olan  davalı N."a  satış suretiyle  temlik ettiği, onun da anılan  taşınmazları  13.12.2006   tarihinde  diğer  davalı M. T."a  toplam 14.000 YTL. bedelle  devrettiği miras bırakan  M."in  20.1.2000 tarihinde vefatı ile  mirasçı olarak  davacıların  kaldığı anlaşılmaktadır.
    Davacılar, miras bırakanları M."in  alacaklılarından mal  kaçırmak  amacıyla  taşınmazları  gelini N."a  muvazaalı  olarak  devrettiğini, onun da  danışıklı olarak  diğer davalıya temlik  ettiğini ileri sürerek  eldeki davayı  açmışlardır.                                 
    Gerçekten de, aksi ileri  sürülmeyen 22.5.1990 tarihli  belge örneğinden 468 ve 466 parsel sayılı taşınmazların  malik M.  A.  karafından  3. kişilere  borcundan dolayı  N. A.e  bedelsiz  temlik edildiği, N.ın  taşınmazlar üzerinde  hak iddia etmeyeceği, hiç  kimseye satış ve devir yetkisi  bulunmadığı, bedel  talep  edilmeden tekrar  iade  edileceği, davalı N.A.tarafından  taahhüt  edilerek  imzalanmış olup, buna göre davacıların  miras bırakanı  M.tarafından ara malik  N."a yapılan  temlikin  alacaklılarından  mal kaçırmak  amacıyla  yapıldığı sabittir. Davalı N., taşınmazları  ziynetleri ile satın  aldığını savunmuşsa da, anılan belge karşısında  bu savunmaya  değer verme olanağı yoktur.
    İddia ve  savunmanın  içeriğinden davacıların  miras bırakanı  ile davalı  ara malik  Nuray  arasındaki işlemin  taraf muvazaası  olduğu  anlaşılmaktadır.
    Ne varki, son kayıt maliki M.T.."un da 2. el  olması  nedeniyle  Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koşullarının varlığı halinde  ediniminin  korunması  gerekeceği kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Öte yandan  bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin  1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti  büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya  kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı,kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve   yasa koyucunun amacının ilk bakışta,şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def"i değil  itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın  genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme  Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir. Somut olayda ise; dava konusu 466  parselde  davalı M.T."un paydaş  olduğu,  davalının  taşınmazları satın almak için  miras bırakanın  eşi  davacı A."ye  de  müracaat ettiği, ucuz  olması nedeniyle  ara malikten  satın  aldığı yönündeki  tanık  beyanı, çekişmeli  taşınmazların  temlik tarihindeki  gerçek değeri ile  akit değerleri arasında  fahiş fark  olduğu gözetildiğinde, son  kayıt  malikinin  önceki  akti ilişkiyi  bildiği  sonucuna  varılmaktadır.
    Yukarıda  açıklanan ilkeler  belirlenen bu olgularla  birlikte  değerlendirildiğinde 2. el  durumundaki davalı M. T."un  Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi  koruyuculuğundan  yararlanmasına  olanak  yoktur.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi  gerekirken yanılgılı  değerlendirme ile  yazılı olduğu üzere  hüküm kurulmuş  olması doğru  değildir. Davacıların  temyiz itirazları  yerindedir.Kabulüyle  hükmün  açıklanan  nedenlerden  ötürü HUMK"nun 428. maddesi  gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     
     
               



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi