20. Hukuk Dairesi 2014/9282 E. , 2015/2126 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi ....... İlçesi, ...... Köyü, .......... Mevkiinde 106 ada 29, 3, 4, 6, 7, 8, 9, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 21, 22, 24, 25, 26 ve 27 nolu parsellerin bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu sırasında, belirtilen parsellerin kısmen veya tamamen orman sınırı içinde kalması gerekirken, orman sınırı dışında bırakıldığını belirterek orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi istemiyle kadastro müdürlüğüne husumet yönelterek dava açmıştır.
Kadastro müdürlüğünün 21.12.2005 gün ve 1936 sayılı yazı cevabında, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi uyarınca ...... Köyünde orman kadastro çalışmalarının yapılarak kısmî ilân edildiği, kadastro çalışmalarının halen devam ettiği, sınırlandırma işlemleri bitirilmediğinden tutanakların gönderilmediğinin bildirilmesi üzerine, mahkemece kadastro mahkemesinde davanın görülebilmesi için kadastro davalarının tesbit malikine husumet yöneltilmek suretiyle açılması gerektiği, çekişmeli taşınmazlar hakkında dava koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/11/2006 tarih ve 2006/16171 E. - 2006/16396 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece; dava, arazi kadastrosuna itiraz olarak nitelendirilerek çekişmeli yer hakkında tesbit tutanağı düzenlenmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmişse de, bilindiği gibi halen yürürlükte olan kanunlarımıza göre orman kadastrosu 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre yapıldığı gibi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre de yapılmaktadır.
Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4/3. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosunda 6831 ve 3402 sayılı Kanun hükümleri iç içe ve birlikte uygulandığından orman sınırları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince henüz olumlu tesbit tutanağı ve haritası düzenlenmemiş olmakla birlikte orman olmadığı konusunda "Olumsuz tutanak ve harita düzenlendiği" kabul edilip, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin görevi (yetkisi) başlayacağı, Çevre ve Orman Bakanlığının (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da Orman Genel Müdürlüğünün otuz günlük kısmî ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceği, açılacak bu davada yapılan kadastro işlemin özelliği ve açılacak davanın niteliği nedeniyle bu davada husumet Hazine veya taşınmazların içinde bulunduğu köy tüzelkişiliği ya da davaya konu taşınmazlara veya taşınmazlara zilyet olanlara yöneltilebileceği, kendilerine husumet yöneltilerek dava açılan özel ya da tüzel kişilerin gerçek hak sahibi olmadığı gerekçesiyle dava husumet yönünden ret edilmeyip, kadastro mahkemesinin, dava dilekçesinde nitelikleri bildirilen taşınmazların tesbit tutanağının, malik henesinin açık bırakılmak suretiyle düzenlenip, kanun ve yönetmelik hükümlerine göre mahkemeye göndermesini kadastro müdürlüğünden istemesi gerektiği, tesbit tutanağı düzenlenmeden keşif yapılması halinde, keşif sırasında belirlenecek hak sahiplerinin davaya katılması, bu arada tesbit tutanağının gönderilmesi halinde dava dosyası ile birleştirip 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince yargılamaya devamla, tesbit tutanağında yazılı hak sahiplerini de davaya katıp, husumet yaygınlaştırılarak taraf oluşturulduktan sonra, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazların gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekir.
Bu ilkeler gözönünde bulundurularak davanın esasının incelenmesi gerekirken, henüz tesbit tutanağı düzenlenmediği, bu nedenle, dava koşulu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır." denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, 16.03.2012 tarihli celsede iş bu davaya konu 106 ada 9 sayılı parselle ilgili yargılama tefrik edilip yukarıdaki esasa kaydı yapılarak; davanın reddine, davaya konu ....... İlçesi, ...... Köyü "....." Mevkiinde bulunan 2.5324,38 m2 yüzölçümündeki 106 ada 9 no"lu parselin .... oğlu ... mirasçıları adına toplam 140 pay kabul edilerek; 28 payın kızı ...... TC.nolu ..., 28 payın kızı ..... TC.nolu ..., 28 payın kızı ..... TC.nolu ..., 28 payın torunu ..... TC.Nolu ....., 7 payın oğlunun eşi .... TC.nolu ..., 3 payın torunu ...... TC.nolu ..., 3 payın torunu ..... TC.nolu ....., 3 payın torunu ...... TC.nolu ......., 3 payın torunu ..... TC.nolu ......, 3 payın torunu ...... TC.nolu ....., 3 payın torunu ..... TC.nolu ..., 3 payın torunu ...... TC.nolu ... adlarına kadastro tutanağında tesbitine ve tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan ve dava tarihi itibariyle kesinleşmeyen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Taraf teşkili davanın görülebilme koşullarından olup, mahkemece, re"sen (kendiliğinden) yapılması gereken işlemlerdendir. Mahkemece, davanın eksik taraf teşkiliyle sonuçlandırılması usûl ve kanuna aykırıdır.
Yargılama sırasında, 08.10.2013 tarihinde vefat ettiği anlaşılan davalı ........"un mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması, savunma ve delillerinin tespiti ile tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hüküm kurulması gerekmektedir. Ayrıca, Orman Yönetiminin, 30 günlük kısmî ilân süresi içerisinde orman kadastrosuna itiraz davası açması nedeniyle dava konusu taşınmaz hakkında malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tespit tutanağı düzenlendiğine göre, husumetin Hazine ile birlikte köy tüzel kişiliği ve tespit tutanaklarında isimleri geçen ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere yöneltilmesi gerekir. O halde, Hazineye duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf teşkili tamamlandıktan ve 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller de toplandıktan sonra dava konusu taşınmazların gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmelidir.
Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ..."ın dava konusu taşınmazların yaklaşık 25 yıldır; tutanak bilirkişisi Hikmet Ar"ın, dava konusu taşınmazların yaklaşık 20 yıldır ekilmediği, beyanları ve ziraat bilirkişisi Hakan Akoğlu"nun taşınmazlarda 20 yılı aşkın süre ekim, dikim ve toprak işlemesi yapılmadığı tespitleri karşısında taşınmazların kullanılmadığı sürenin iradi terk anlamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği mahkemece irdelenmeli, taşınmazlarda yeniden yapılacak keşifte, taşınmazın ne kadar zamandır boş vaziyette olup kullanılmadığı yerel bilirkişi ve tutanak bilirkişiden sorulmak suretiyle tespit edilmeli, taşınmazların öncesinde ne şekilde tasarruf edildiği ayrıntılı biçimde açıklattırılmalı, taşınmazlarda zilyedlik koşulları oluşmuş ve iradi terk söz konusu değil ise tarafların delilleri doğrultusunda oluşacak sonuca göre bir karar verilmeli, şayet zilyedlik koşulları oluşmamış ve iradi terk durumu söz konusu ise taşınmazların Hazine adına tescili gerekeceği düşünülmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/03/2015 günü oy birliği ile karar verildi.