17. Ceza Dairesi 2016/7803 E. , 2016/9823 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
I-Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Sanık ... hakkında dava zamanaşımı süresi içinde iftira suçundan işlem yapılması olanaklı kabul edilmiştir.
16.01.2015 olan suç tarihinin, 5271 sayılı CMK"nın 232/2-c maddesine aykırı olarak gerekçeli karar başlığında 22.01.2015 olarak yanlış gösterilmiş olması mahallinde düzeltilebilir maddi yazım hatası kabul edilmiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanık ... ve müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
II-Sanık ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçları ile sanık ... hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı konut dokunulmazlığını ihlali suçunun sanık ... tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkumiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorik de olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. İhtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en temel amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir, o halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Her hukuk devletinde kabul edilen ve masumluk karinesi ile sıkı bir ilgisi bulunan şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo) ilkesine göre yapılan ceza muhakemesinin sonunda fiilin
sanık tarafından işlendiğinin yüzde yüz açıklığa ulaşmaması halinde mahkumiyet kararının verilemeyeceği, T.C. Anayasının 38/4. maddesi ile İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 11. maddesi, İnsan Hakları ve Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesi, Medeni ve Siyasi haklar sözleşmesinin 14/2. maddelerinde açıkça kabul edilmiş olup, bu ilkenin dayanağını, bir suçlunun cezasız kalmasının, bir masumun mahkum olmasına tercih edilmesi gerektiği esasının oluşturduğu kabul edilmekle;
2-Dosya kapsamından, 16.01.2015 günü geceleyin saat 22.30 sıralarında, sanık ..."nın, akrabası olan ve evlerinde misafirlikte bulunan katılanın çantasından, ikamet anahtarını alarak, haksız şekilde ele geçirdiği bu anahtar ile katılanın ikametine girip, yatak odasında bulunan ziynet eşyalarını çaldığı, olayla ilgili tahkikat devam ederken, 22.01.2015 günü bir şahsın kolluğu arayarak, sanık ..."in ikametten hırsızlık olayına karıştığı ve suça konu ziynet eşyalarını evinin avlusunda bulunan tandır içinde sakladığı yolunda ihbarda bulunduğu, aynı gün sanık ..."nın evinde yapılan aramada, ihbara konu olduğu şekilde avludaki tandırın üst sacı arasında gizlenmiş haldeki poşet içinde katılandan çalıntı bir kısım ziynet eşyalarının ele geçirildiği, bu yolla yakalanan sanık ..."nın aşamalardaki istikrarlı anlatımlarında atılı suçu kabul etmediği, ziynet eşyalarını kendisinin koymadığı, başka biri tarafından koyulmuş olduğunu savunduğu, sanık ..."nın ise yargılama aşamasında inkar ettiği suçu, hüküm verildikten sonra kabullenip, sanık ..."nın olayla ilgisinin bulunmadığı, atılı eylemleri tek başına kendisinin gerçekleştirdiği, ele geçirilen bir kısım ziynet eşyalarını tandıra kendisinin koyup, ihbarda bulunduğunu ileri sürdüğü, 22.01.2015 tarihli sanık ..."in ev aramasına dair CD görüntülerinin incelenmesinde, bahse konu ikametin etrafının duvarla çevrili olup, cümle kapısından girişte hemen sağ tarafta tandır tabir edilen yapının bulunduğu, ziynetlerin tandırın yola yakın olan tarafın üst sacları arasından ele geçirildiği, aşamalarda sanık ..., tanık ... ve müştekinin anlatımlarında sanık ..."dan bahsetmedikleri gibi temyiz aşamasında sanık ..."ın, ailesinin hırsızlık olayı nedeniyle kendisinden şüphe etmeleri üzerine, bahse konu bir kısım ziynetleri tandır boşluğuna kendisinin koyup ihbarda bulunduğu yolundaki beyanı ile ziynetlerin ele geçirildiği yerin sanık ..."nın ikametinin içi olmaması, yola yakın vaziyette bulunan ikametin avlusunda yer alan tandır içinden suç eşyalarının elde edilmesi dikkate alındığında, sanık ..."ın, katılan ile annesinin evden bir süreliğine çıkmalarını fırsat bilerek, katılanın evde bıraktığı çanta içinden anahtarı alıp, katılan ve annesi eve geri dönmeden katılanın evine gidip, atılı hırsızlık eylemini gerçekleştirmesinde, eylemin meydana geldiği zaman aralığı da dikkate alındığında, sanık ..."nın aniden gelişen eyleme iştirak ettiğine dair her hangi bir bağlantısı da tespit edilememiş olmakla tüm aşamalarda atılı suçları inkar eden sanık ..."in atılı suçları işlediğine dair mahkumiyetine yeterli derecede kesin ve somut nitelikte her türlü şüpheden uzak, inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, atılı suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
3-Sanık ..."nın hüküm verildikten sonra atılı suçları ikrara yönelik eylemi tek başına gerçekleştirdiği yolundaki beyanı ile 2 numaralı bozma sebebi dikkate alındığında sanık ... hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçu bakımından kurulan hükümde TCK"nın 119/1-c maddesi koşullarının bulunmadığının gözetilmemesi,
Kabule göre de,
4-16.01.2015 olan suç tarihinin, 5271 sayılı CMK"nın 232/2-c maddesine aykırı olarak gerekçeli karar başlığında 22.01.2015 olarak yanlış gösterilmiş olması,
5-Bu dava sebebiyle yapılan toplamda 39,10 TL davetiye giderinden sanık ..."in sarfına neden olduğu 19,55 TL nin, 6352 sayılı yasanın 100. maddesi ile CMK"nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olduğunun ve bu nedenle sanık ..."e yargılama gideri olarak yükletilmeyeceğinin değerlendirilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve müdafii ile sanık ... ve müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenine göre sanık ..."in her iki suçtan TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse derhal salıverilmesi için Niğde Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 20.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.