3. Hukuk Dairesi 2014/14655 E. , 2014/13379 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KARŞIYAKA 3. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2014
NUMARASI : 2014/153-2014/416
Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, evi nedensiz yere terk ettiğini, şiddet uyguladığını, evin anahtarını değiştirdiğini, abonelikleri iptal ettirdiğini ileri sürerek, aylık 1000 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının lüks hayat istediğini, evin anahtarını değiştirdiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece ayrı yaşamada kimin kusurlu olduğunun anlaşılamadığı, işi ve geliri olmayan davacıya davalının tedbir nafakası ödemesi gerektiği gerekçesi ile 500.-TL tedbir nafakası ödenmesine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz üzerine Dairemizin 25.11.2013 tarih ve 2013/13375-16513 sayılı kararı ile “ mahkemece davacının ayrı yaşamada haklı olup olmadığının araştırılıp netleştirilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekir iken ayrı yaşamakta davacının haklılığı konusunda tereddüt edildiği vurgulanarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması yanılgılı bulunmuş, kararın bozulması gerekmiştir “gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle verilen kararda “ davacının Kemalpaşa"daki evde bulunan eşyaları tek yanlı kararla önce Karşıyaka"daki eve naklettiği, sonrasında bu evi de boşaltarak kendi ailesinin yanına yerleştiği, ikametgah bilgilerini de tek yanlı karar ile Kemalpaşa"dan tekrar Karşıyaka"ya aldığı, davalının evi ile ve davacı ile ilgilenmediği iddialarının sadece davacı tanıklarınca ve davacıdan duydukları kadarı ile ortaya konduğu, davalının bu yönde davrandığına dair kabule yeterli inandırıcı delil bulunmadığı, bu haliyle davacının ortak konuttan ayrılarak yalnız yaşamakta haklı olduğu yönünde mahkemece kanaat oluşmadığı gerekçesiyle tedbir nafakası davasının reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
TMK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bicimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Somut olayda; davacı ile davalının 16.08.2009 tarihinde evlendikleri, evlendikten sonra Karşıyaka/İzmir adresinde davalıya ait evde ikamet etmeye başladıkları,ancak davalının Kemalpaşa ilçesinde İngilizce öğretmeni olması nedeniyle Kemalpaşa"da ev kiraladıkları ve müşterek konutun Kemalpaşa"da kurulduğu, ancak davalı koca tarafından müşterek konutun nedensiz yere terk edildiği, davacının davalıyı müşterek konutta belli bir süre beklemesine rağmen davalının müşterek konuta dönmediği bunun üzerine davacının Kemalpaşa"da bulunan konutu da Karşıyada"ki diğer konuta taşıdığı, davalının Karşıyaka"ya taşınan konuta gelmediği gibi abonelik kayıtları üzerine bulunan elektrik ve suyu da kestirdiği (Gediz Elekrik Dağıtım AŞ"nin 25.06.2012 tarihli ve İz-su Genel Müdürlüğü" nün 07.06.2012 tarihli yazı cevapları ) davalının sebepsiz ve kusurlu davranışları ile ortak yaşamı devam ettirmediği gibi bu süreçte, evlilik birlikteliğinin üzerine yüklediği yükümlükleri de (evin infak ve iaşesi)yerine getirmediği, bu suretle davacının ayrı yaşamada haklı olduğu, özellikle davacı tanıkları Güler Tunca ve M.. T.."in somut, birbirleriyle tutarlı beyanları ve tüm dosya kapsamıyla sabit olmasına rağmen mahkemece tedbir nafakası davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece; yukarıda açıklanan kanun hükümleri gözetilerek; davacının dava açmakta haklılığı kabul edilip, davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde, davacının iddiasını ispatlayamadığından bahisle, davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.