7. Ceza Dairesi 2015/768 E. , 2017/4261 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 4733 sayılı kanuna muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere, tasfiye
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I- Sanık ...’ın mahkumiyetine yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
1- 01/03/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK.nun 50/6. madde ve fıkrasında yer alan “yaptırım” ibaresinin “tedbir” olarak değiştirilip, 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinin 4. ve 9. yine 18/06/2014 tarihli 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile 3. ve 8. fıkralarındaki değişiklikler gözönüne alındığında, ayrıca 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda, ödenmeyen para cezasının hapis cezasına çevrilmesine karar verilmesi,
2- 24.11.2015 günlü 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakları ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmesine, altsoyu dışında kalanlarla ilgili bu hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi uyarınca,
1- Adli para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin bölümden “ödenmeyen adli para cezasının 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre hapse çevrilerek infazına” ibaresinin çıkartılması,
2- Hükümden TCK.nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması, yerine “24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararındaki iptal edilen hususlar gözetilerek, 5237 sayılı TCK.nun 53/1-2-3. Madde ve fıkralarının tatbikine,” ifadesinin eklenmesi ve sair kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, oyçokluğuyla karar verildi.
II- Sanık ...’ın mahkumiyetine yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Sanığın talimat Mahkemesi tarafından alınan savunmasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması talebinde bulunduğu, ancak talimat evrak ekinde KEMT bulunmadığından sanığın kamu zararından haberdar olmadığı gözetilmeden CMK.nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine engel hali bulunmayan sanığa dava konusu eşyanın gümrük idaresince hesaplanan "eşyanın ithalinde öngörülen gümrük vergileri ve diğer eş etkili vergiler ile mali yükler toplam tutarı" olan miktarın kamu zararı olduğunun bildirilmesi ve sonucuna göre, gerektiğinde Ceza Muhakemesi Kanunun 231/9. fıkrası da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, kurum zararını gidermediğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre ise;
1- 01/03/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK.nun 50/6. madde ve fıkrasında yer alan “yaptırım” ibaresinin “tedbir” olarak değiştirilip, 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinin 4. ve 9. yine 18/06/2014 tarihli 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile 3. ve 8. fıkralarındaki değişiklikler gözönüne alındığında, ayrıca 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda, ödenmeyen para cezasının hapis cezasına çevrilmesine karar verilmesi,
2- 24.11.2015 günlü 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakları ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmesine, altsoyu dışında kalanlarla ilgili bu hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm tesisi,
3- Dava konusu eşyanın 5607 sayılı Yasanın 13/1. maddesi delaletiyle TCK.nun 54/1. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, doğrudan 5237 sayılı TCK.nun 54. maddesi gereğince müsaderesine kararı verilmesi,
4- Dava konusu eşyanın müsaderesi ile yetinilmesi gerekirken infazı kısıtlayacak şekilde söz konusu eşyanın imha suretiyle tasfiyesine de hükmedilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
4733 sayılı Yasaya aykırılık suçundan sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün, sanık savunmanı tarafından temyizi üzerine sayın çoğunluğun düzelterek onamaya ilişkin kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
Sanık ... aşamalardaki değişmeyen ve diğer sanık ... tarafından doğrulanan savunmalarında özetle, olay tarihinde diğer sanık ... ile aynı ikameti kullandıklarını, ancak hastaneye gitmesi nedeniyle sürekli kalmadığını, ...’in eve sigara bırakacağını söylemesi üzerine izin vermediğini, olmadığı bir zamanda sanık ...’in kendisinden habersiz suça konu sigaraları birlikte kullandıkları eve bırakmış olduğunu olay tarihinde öğrendiğini, kaldıkları odaların ayrı olduğunu, suça konu sigaralardan haberinin olmadığını söylemiştir.
Diğer sanık ... aşamalardaki beyanlarında, yakalanan sigaraların kendisine ait olduğunu söylemiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 04/04/2006 tarih, 2006/3-35 E, 2006/97 K sayılı ilamı ile buna benzer birçok ilamında da“… ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.”
Tüm bu anlatılanlar, dosya kapsamı, sanığın aşamalardaki savunmalarında diğer sanıkla birlikte kullandıkları evde bulunan suça konu sigaralardan haberinin olmadığını söylemesi, savunmasını doğrulayan diğer sanık ...’ın beyanları, dosyada başkaca delilin bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde, sanığın müsnet suçtan cezalandırılması için savunmasının aksine somut, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi ile şüpheden sanık yararlanır ilkesi nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekçesiyle kurulan hükmün bozulması yerine, yerel mahkemenin dosya kapsamına uymayan yetersiz gerekçesine dayalı usul ve yasaya uygun olmayan kararının düzeltilerek onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 29.05.2017