
Esas No: 2015/16480
Karar No: 2016/3592
Karar Tarihi: 08.03.2016
Taksirle yaralama - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/16480 Esas 2016/3592 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç :Taksirle yaralama
Hüküm :TCK"nın 89/1, 89/2-b, 62, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet.
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TCK’nın 89/1, 89/2-b, 62, 52/2-4. maddeleri uyarınca 3000,00 TL adli para cezasına mahkum edilen sanığın eyleminde bilinçli taksir koşullarının oluştuğunun, katılan vekilince temyizen ileri sürülmesi karşısında sanık hakkında tayin edilen temel cezanın bilinçli taksir nedeniyle artırılması halinde kesinlik sınırı üzerinde bir cezanın tayin edileceği bu nedenle hükmün temyizi kabil olduğu anlaşılmakla tebliğnamedeki temyiz talebinin reddine ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Olaydan yarım saat kadar sonra 109 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın saat 17:00 sıralarında idaresindeki araç ile çift yönlü, 6 m genişliğindeki cadde üzerinde seyredip, solundaki sokağa dönmeye çalıştığı bir sırada, solundaki bankette yürümekte olan yayalara çarpması sonucu katılan ...’in kemik kırığı oluşacak, kovuşturma aşamasında şikayetinden vazgeçen mağdur ...’un ise basit tıbbi müdahale ile giderilebilir derecede yaralanmalarına neden olduğu olayda, sanığın eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğunun gözetilmemesi,
Kabule göre de;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından TCK"nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "amaç ve saik" gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
2-TCK"nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK"nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, uzun süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,
3-Katılanın kendisini vekille temsil ettirmesi nedeni ile sanık aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 08/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.