3. Hukuk Dairesi 2021/3254 E. , 2021/5685 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
...
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı hazineye ait olan 1230 ada 1 parsel nolu taşınmazı 30-40 yılı aşkın bir süredir bağ ve bahçe olarak kullandığını, taşınmaz üzerinde bulunan fıstık, badem, üzüm gibi ağaçların kendisi tarafından yetiştirildiğini, ancak taşınmazın davalı hazine tarafından dava dışı bakanlığa tahsisi edildiğini ve bu nedenle taşınmazı kullanamadığını ileri sürerek; taşınmaz üzerindeki muhtesatın aidiyetinin tespiti ile değerinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının taşınmazda işgalci olduğunu, taşınmaz üzerinde yer alan muhdesatların yakın tarihlerde yapıldığını ve yaşlarının incelenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile 78,621,37 TL nin 22/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, tarafların istinaf başvurularının oy çokluğu ile reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava; davacının mülkiyeti davalıya ait taşınmazda yetiştirdiği ağaç bedellerinin TMK"nın 729. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 722 ve devamı maddeleri gereğince davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 729/2 maddesi; "Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır";
Aynı Kanun’un 722 maddesi; ‘’Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.
Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir’’;
Aynı Kanun’un 723. maddesi ‘’Malzeme sökülüp alınamazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir. ‘’ hükmünü içermektedir. Anılan hükümler, esas itibariyle (BK"nın 61 ve devamı maddelerinde) TBK"nın 77 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özel bir halidir.
Bu bağlamda, davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesinde; 14/02/1951 tarih ve 1949/17 E. 1951/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davacının iyi niyetli olup olmadığının mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olması gerekir.
02/02/1991 tarihli ve 1990/1 E.1991/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda vurgulandığı gibi iade borcunun kapsamını belirlemede, öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade isteminde bulunabilmek için, bir tarafın mal varlığının diğer tarafın mal varlığı aleyhine çoğalması gerekir.
Bu azalma ve çoğalmanın dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalıya teslim edildiği tarihte gerçekleştiğinin kabulü zorunludur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın davalı hazine adına kayıtlı olduğu, taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümüne davacı tarafından meyve ağaçları dikildiği, (C) harfi ile gösterilen bölümüne ise bina yapıldığı ve davalı hazine tarafından dava dışı kişilere tahsis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince; davaya konu edilen taşımazın meyve ağacı dikilen ve fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün dava tarihi itibariyle davacının kullanımında olup olmadığının, bu tarih itibariyle davacının zilyetliğinin devam edip etmediğinin araştırılması, taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümü halen davacının kullanımında ise, sebepsiz zenginleşme olgusunun henüz gerçekleşmediği gözetilerek hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekeceğinin gözetilmesi; zilyetliği devam etmiyor ise, davacı kötüniyetli zilyet olduğundan, odun bedelinin hesaplanması suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 31/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.