20. Hukuk Dairesi 2015/1186 E. , 2015/2280 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında ...... Asliye Ticaret ve ........... Asliye Hukuk ve ........ Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
...... Asliye Ticaret Mahkemesince, davacı vekili, sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için davalı aleyhine yürütülen icra takibine yapılan itiraz üzerine iş bu itirazın iptali davasını açmış ise de, sigortalının hasarının davalı şirket tarafından döşenmiş su borusunun patlamasından kaynaklandığının iddia edildiği, bu tür davalarda davacı taraf sigorta şirketi olsa da, davacının halefiyet ilkesi gereği dava açtığı, davanın nitelendirmesi yapılırken sigortalı ile zarara neden olduğu iddia edilen davalı arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerektiği, somut olayda taraflar arasındaki satış-istisna sözleşmesinden kaynaklı ayıplı olduğu iddia edilen boruların su sızdırmasından hasarın meydana geldiği, buna göre davanın TTK 4. madde anlamında ticari bir dava olmadığı, ayıplı mala dayalı tazminat davası olduğu, davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla TTK 4-5, HMK 114/c, 115. maddeleri gereğince mahkemenin görevsizliğine, dava dosyasının görevli ........ Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
........... Asliye Hukuk Mahkemesince, dava, sigorta sözleşmesi nedeniyle rücuen alacak istemine ilişkin olduğu, davacı vekili, sigorta sözleşmesi gereğince sigorta şemsiyesi altına alınan bağımsız bölümden su sızması nedeniyle meydana gelen zararı sigortalısına ödediğini ileri sürerek, su borusunu döşeyen davalıdan alacak isteminde bulunduğu, bu tür davalarda görevli mahkemenin sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre belirlenmesi gerektği (24/03/1944 tarih, 1944-9 sayılı İBK). Kat Mülkiyeti Kanunun 19/3. maddesi uyarınca bağımsız bölüm maliklerinin kusurları ile diğer bağımsız bölümlere verdikleri zarardan dolayı, diğer maliklere karşı sorumlu oldukları düzenlenmiş, yine aynı Kanunun Ek-1 md. uyarınca Kat Mülkiyeti Kanunun uygulanmasından kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görüleceği kararlaştırılmıştır. (Yargıtay 11. H. Dairesinin 04/03/2013 tarih 2013/2493-3922 K.) Bu nedenle Kat Mülkiyeti Kanunun 19/3 mad. ile HMK"nın 114/1-c, 115/1-2 maddeleri gereğince mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin ........ Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğuna, kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ........ Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
......... Sulh Hukuk Mahkemesi ise, dava, davacı ... şirketi tarafından ödenen tazminatın davalıdan Türk Ticaret Kanununun (TTK) 1472 (Eski 1301. m.) gereğince rücuan tahsili istemine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus" Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır. Davaya konu olayda; sigortalı ............"nin kullanmış olduğu daireden kaynaklı banyo ve tuvalet bölümündeki su borusunun patlaması sonucu sızan su nedeniyle konutta hasar meydana geldiği ve eylemin haksız fiilden kaynaklandığı açıktır. Diğer taraftan 818 sayılı Borçlar Kanununun 41/1. maddesinde, “Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur.” hükmüne yer verilmiştir. 6098 sayılı sayılı Borçlar Kanununun 49/1. maddesinde," Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda; davacı ... şirketinin, işyeri sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödediği hasar bedelini, haksız fiil sorumlusu olduğunu iddia ettiği davalılardan rücuan talep ettiği, Kat Mülkiyeti Kanunun uygulanmasından doğan bir dava olmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine, dosyanın kesinleşmesine müteakip istem halinde görevli ve yetkili ........... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472/1. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalıdan rücuen tahsiline ilişkindir. TTK. m. 1472/1’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK"nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz"î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. - 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. - 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği gibi eylemin haksız fiilden kaynaklandığı açıktır.
818 sayılı Borçlar Kanununun 41/1. maddesinde, “Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur.” hükmüne yer verildiği gibi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49/1. maddesinde," Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda; davacı ... şirketinin, işyeri sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödediği hasar bedelini, haksız fiil sorumlusu olduğunu iddia ettiği davalılardan rücuan talep ettiği, Kat Mülkiyeti Kanunun uygulanmasından doğan bir dava olmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Ayrıca, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 E. - 9 K. kararına göre de "Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir."
Davacı ... şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, ........... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ........... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 30/03/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.