MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ..., 26.11.2012 tarihli dava dilekçesinde; 114 ada 47 sayılı 2/B parselinin keşif sırasında göstereceği 12.800 m2 yüzlölçümlü kesiminde zilyet olduğunu ileri sürerek, beyanlar hanesine "kendisinin zilyetliğinde olduğu" şerhinin yazılması isteğiyle dava açmıştır. 07.08.2013 tarihinde yapılan keşifte de ev, üzüm bağı ve meyve ağaçlarının bulunduğu yeri dava etmediğini, keşif heyetine gösterdiği yeri dava ettiğini belirtmiştir. Fen bilirkişiler tarafından düzenlenen 13.08.2013 tarihli raporda; davacı tarafından kullanılan ev, üzüm bağı ve meyve ağaçlarının bulunduğu yerin 114 ada 131 sayılı orman parseli içinde kaldığını, ancak, davacının keşif sırasında iddia ettiği yerin 114 ada 47 sayılı parselin (A) harfi ile işaretlenen kesimi olduğunu belirtmişlerdir. Bu durumda davacının davası, 114 ada 47 sayılı 2/B parselinin beyanlar hanesine "zilyet olduğu" şerhinin yazılması isteğine ilişkindir. Kaldı ki; yerel mahkemece de 114 ada 47 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının kesinleştiği tarihten itibaren 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hakdüşürücü süre içinde dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu davada, orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, orman kadastrosu ve orman rejimi dışına çıkarmayla ilgili tutanak ve haritalarının uygulanması ve orman araştırması yapılmasını gerektirir bir konu olmadığından, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışında olup, Yargıtay 16. Hukuk Dairesine aittir.
SONUÇ: Dairemizle Yargıtay 16. Hukuk Dairesi arasında anlaşmazlık konusu olmuş ve her iki Daire diğerini görevli sayarak görevsizlik kararı vermiştir. Bu durumda; gerekli inceleme yapılıp görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine 31/03/2015 günü oy birliği ile karar verildi.