3. Hukuk Dairesi 2014/4717 E. , 2014/13506 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : VİRANŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2013
NUMARASI : 2012/614-2013/738
Taraflar arasında görülen maddi-manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı kuruma ait ve üzerine çıkılmaması için çevresinde hiçbir engel ve korkuluk olmayan, tehlike ikaz levhası bulunmayan, üzerine çıkılmasını kolaylaştıran demir basamaklar olan, ilgili yönetmeliğe göre yapılmayan direğe, evindeki uzun süreli elektrik kesintisini bağlamak için çıkmış ve direkten düşerek tamamen felç olduğunu, uzun süre tedavi gördüğünü ve 22/08/2011 tarihinde maluliyet durumunun kesinleştiğini, elektrik dağıtım müesseselerinin ağır özen yükümlülüğünün bulunduğunu, elektrik çarpması olayında davalının tam kusurlu olduğunu, davacının %100 oranında sakat kaldığını, başkasının yardımı ile yaşamını devam ettirdiğini, bu nedenle 100.000,00 TL bakıcı giderinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 07/11/2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini arttırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; zamanaşımı def"ini ileri sürmüş, esastan da davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Haksız eylemlerden doğan davalarda uygulanacak zamanaşımı 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60. maddesinde ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre haksız eylemden doğan tazminat davaları BK"nun 60/1 maddesi gereğince 1 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabidir. Borçlar Yasası"nın 60/1. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi; zarara uğrayanın, zararın varlığını ve zarar vereni öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Aynı Yasa"nın 60/2. maddesi gereğince zarara yol açan eylemin aynı zamanda suç sayılan bir eylemden doğmuş olması durumunda olayda uygulanacak zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu (uzamış) ceza zamanaşımı süresidir. Buna göre tazminata konu eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi halinde o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi hukuk hakimi tarafından uygulanacaktır. (HGK."nun 22/02/2012 tarih ve 2011/4 E.- 2011/640 K; 2012/89 sayılı ve HGK."nun 06/05/2009 tarih 2009/4-152 Esas ve 2009/155 Karar sayılı kararları) Ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için ceza davasının açılmış olması gerekmez.
Diğer taraftan tüzel kişilerin organlarının işledikleri haksız fiil aynı zamanda suç teşkil ediyorsa ceza zamanaşımı süresinin tüzel kişi aleyhine açılan tazminat davasında da uygulanması gerektiği, zira, organların fiilinin tüzel kişileri doğrudan doğruya tazmin yükümlüsü yapacağı, tüzel kişi hakkında daha kısa olan zamanaşımı süresinin, organ hakkında ise, daha uzun olan ceza zamanaşımı süresinin kabul edilmesinin uygulamada hakkaniyete de uygun olmayan sonuçlar doğuracağı belirtilerek tüzel kişi hakkında da ceza zamanaşımı süresinin kabulünün uygun olacağı kabul edilmelidir.
Uyuşmazlık; zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere zamanaşımı; alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip, sadece onu eksik bir borç haline dönüştürür ve dolayısıyla alacağın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldırır.
Mevcut yargılama dosyasında olayın 18.04.2002 tarihinde gerçekleştiği , maluliyete ilişkin adli tabip raporunun 22.08.2011 tarihli olduğu, dava tarihinin 22.11.2012 olduğu nazara alındığında ; dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu nazara alınarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken esasa girilerek davanın kabulu yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup , bozmayı gerektirmiştir
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.