17. Hukuk Dairesi 2017/914 E. , 2017/11058 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... ve ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 6.12.2016 Salı günü davalılar ... ve ... vekili Av. ... geldi. Davalı ... Ltd. Şti tarafından gelen olmadı. Davacı vekili Av. ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalılar ... ve ... vekili, davacı vekili dinlendikten ve dosya noksan ikmalinden döndükten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu şirketin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazları 08.12.2010 tarihinde davalılar ... ve ... ’ye sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, taşınmazların satış tarihinde fiilen birleştirilmiş durumda iken satın alındığını, satışın emlakçı ilanından öğrenildiğini, müvekkilinin raiç bedel üzerinden banka kredisi ile aldığını, borçlu ile hiçbir ilgisinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkilinin Berlin’de oturduğunu borçluyu tanımadığını iyiniyetle alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, borçlu davalı şirketin borcun doğumundan sonra maliki olduğu taşınmazların bir kısmını 171.000,00 TL ye davalı ...’ya 102,500 TL ye davalı ...’ye sattığı, yaptırılan bilirkişi incelemesine göre,... ’nın satın aldığı taşınmazların gerçek değerinin 755.000,00 TL olduğu, ... ’ye satılan taşınmazların gerçek değerinin 244.000,00 TL olduğu İİK’nun 278/1-2 maddesine göre ivazlar arasındaki bedel farkının olması halinde yapılan tasarruf bağış niteliğinde olup iptali gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece bedel farkı nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Kural olarak dava konusu taşınmazın ipotekle satılması halinde tapudaki satış bedeline ipotek bedeli eklenerek rayiç değerle kıyaslanması ve bedel farkının buna göre belirlenmesi gerekmektir. Ayrıca dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli dışında rayiç bedelle alındığı,tapu dışı ödemenin resmi belge ile ispatlanması halinde tapu dışı ödemenin de tapudaki satış bedeline eklenmesi gerekmektedir. Davalı 3.kişinin tapu dışı harici ödemeleri taşınmazı aldığı tarihteki banka hesap hareketleri ile ispatlaması halinde de aksi iddia ve ispatlanmadığı sürece bankadan tasarruf tarihine yakın tarihlerde çektiği paranın da taşınmaz alımı için kullanıldığının kabulü gereklidir.
Somut olayda dava konusu taşınmazların bir kısmı 08.12.2010 tarihinde ... Bankasının 400.000 TL ipoteği ve üzerinde 235.000,00 TL sı hacizle ile birlikte tapuda 171.000,00 TL bedelle satılmıştır. Hükme esas bilirkişi raporunda 755.000TL rayiç bedel belirlenmiştir. 16.12.2010 tarihinde da davalı ... tarafından Ziraat Bankasından 400.000 TL konut kredisi çekerek satın aldığı taşınmaz üzerine anılan banka tarafından da ipotek konulduğu görülmektedir. Yine taşınmazlar üzerindeki bir kısım hacizlere ilişkin olarak ödemelerin davalı ... tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı ...’nin ise taşınmazları üzerinde de 235.000 TL hacizle yükümlü olarak 102.000 TL satın almış bilirkişi taşınmazın değerini 244.000 TL olarak belirlemiştir. Öte yandan davalı ... vekili diğer davalı ...’nin davalı ...’nın halasının kızının kocası olduğunu ve taşınmazların tümü için pazarlık yapıldığını 515.000 ABD dolarına anlaştıklarını satış trihi itibari ile 767.900 TL olduğunu belirterek 515.369 ABD doları ödeme yapıldığını belgelemiştir. Bu durumda davalı 3.kişiler tarafından ödenen bedelle bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunmadığı, ayrıca davalı 3.kişi ile borçlu arasında akrabalık, arkadaşlık, iş ortaklığı...Vs.gibi bir ilişkinin bulunmadığı, yani davalı 3.kişinin kötüniyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olmayan gerekçeyle davanın kabulü isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... ve Hulusi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar ... ve ..."a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ve ... "ye geri verilmesine 29/11/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.