20. Hukuk Dairesi 2015/3537 E. , 2015/2376 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında... Köyü 132 ada 125 ve 420 parsel sayılı sırasıyla 5989.59 m2 ve 7097,39 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi hükmü uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığından söz edilerek davalı ... adına ayrı ayrı tesbit edilmiştir.
Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 132 ada 420 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına 132 ada 125 parsel sayılı taşınmazın uzman bilirkişi tarafından düzenlenen 01.11.2006 günlü haritada (A) harfi ile gösterilen 4620.189 m2 yüzölçümündeki kesiminin davacı adına, aynı haritada (B) harfi ile gösterilen 418,68 m2 yüzölçümündeki bölümünün ise orman niteliği ile davalı ... adına (C) harfi ile gösterilen 950,72 m2 yüzölçümündeki kesiminde davalı ... adına tapuya tesciline dair verilen karar davalı ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 18.09.2008 gün ve 2008/2707-3508 sayılı kararı ile “zilyetlik araştırmasının yeterli olmadığı ve çekişmeli taşınmaz sınırında orman bulunduğu halde orman araştırması yapılmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve dava konusu 132 ada 125 ve 420 sayılı parsellerin tespit gibi tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerinde Yargıtay.. Hukuk Dairesinin 31/10/2010 gün ve 2011/13735-12307 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra çekişmeli taşınmazların kesinleşmiş orman tahdidi sınırları içerisindeyken 31.12.1981 tarihinden önce nitelik yitirdiği gerekçesiyle 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve zilyetlik süresinin dolmadığı kabul edilerek davanın reddi yolunda hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; bir örnekleri dosya arasında bulunan orman tahdit haritasındaki 588, 589, 590 ve 591 nolu .. noktaları ile aplikasyon ve 2/B haritası ile bilirkişi krokisinde aynı noktaların konumları, işaretlendikleri yerler birbirinden farklılık göstermektedir. Mahkemece bu husus üzerinde durularak çelişki giderilmemiştir.
Bu nedenlerle; mahkemece, öncelikle 6831 sayılı Kanun göre 1968 yılında seri usulde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 2004 yılında 3402 sayılı Kanun uygulamalarına esas olmak üzere yapılan aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı aslına göre renklendirilmiş, okunaklı orman kadastro harita örnekleri orman işletme müdürlüğünden veya ..Müdürlüğünden getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi, bir harita mühendisi ve bir ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi
kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde 2004 yılında 3402 sayılı Kanun uygulamalarına esas olmak üzere aplikasyon ve 2/B uygulama çalışma yapan 184 nolu Orman Kadastro Komisyonunun dışarıda kalan ormanlarda orman kadastrosu yapma yetkisi bulunmadığı da nazara alınarak yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir.
Yukarıdaki yöntemle yapılan uygulama sonucunda, kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uzman orman ve fen bilirkişisi tarafından uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazın kısmen veya tamamen kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirmesi nedeniyle ... adına orman sınırları dışına çıkartıldığı saptandığı takdirde, orman kadastrosunun kesinleşmesiyle taşınmaz kamu malı niteliğini kazandığı ve mülkiyet hakkının Hazineye geçtiğinden davanın reddine karar verilmelidir.
Çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları dışında kaldığının tespit edilmesi halinde ise, yörede yapılan orman kadastrosunun 1968 yılında herhangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan ... Devlet Ormanı serisi yönünden seri usûlde yapıldığı ve köyün tamamını kapsamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; yörede seri usûlde yapılan orman kadastrosunda, Devlet Ormanı olarak sınırlandırılan yerlerin dış ve iç sınırlarına bitişik olmayan Devlet Ormanlarının orman kadastro komisyonlarınca incelemesi yapılamadığı ve niteliği belirlenmediğinden o yerde orman kadastrosunun yapılmış sayılmayacağı, bir başka anlatımla, o orman serisi dışında kalan yerlerde bir orman sınırlandırılmasının varlığından söz edilemeyeceğinden, bu nitelikte taşınmazların orman olup olmadıkları ve hukuki durumlarının eski tarihli memleket haritası, hava fotoğraflarının uygulanması, üzerindeki bitki örtüsü, toprak yapısı, eğimi ve çevresinin incelenmesi sonucu belirlenmesi gereklidir.
Bu nedenle, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, bitki örtüsü, kullanım durumu, üzerindeki kestanelerin aşılı olup olmadığı, aşılı iseler aşı yaşları, kapalılık oluşturup oluşturmadııkları belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri
araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenip toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulurken 125 parsele ilişkin olarak Hazinenin kazanılmış hakkı da gözetilerek bir karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra; davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, 132 ada 420 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağının iptaliyle davacı ... adına incirlik niteliğiyle tapuya kayıt ve tesciline, 132 ada 125 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağının kısmen iptaliyle 10/01/2014 tarihli bilirkişi ek raporunun "C" harfi ile gösterilen 418.68 m²"lik alanın aynı ada ve aynı parsel numarasıyla tespit gibi ... adına tesciline, üzerindeki incir ağaçlarının ..."e ait olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine, aynı krokide "A" harfi ile gösterilen 4040.995 m²"lik kısmın davacı ... adına ayrı parsel numarası verilerek incirlik niteliğiyle tapuya kayıt ve tesciline, aynı krokide "B" ve "B1" olarak gösterilen toplam 1520.915 m²lik kısmın ayrı parsel numarası verilerek 2/B vasfıyla ... adına tapuya kayıt ve tesciline, üzerindeki incir ağaçlarının davacı ..."e ait olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1968 yılında ... Serisi Devlet Ormanında yapılıp kesinleşen seri usulde orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 2004 yılında 3402 sayılı Kanunun uygulamasına esas olmak üzere yapılıp açılan dava nedeniyle kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile orman sınırlaması yapılmayan yerlerde orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak mahkemece davanın niteliği itibariyle taşınmazın kadastro tespitinin iptaline karar verilmesi gerekirken tutanağının iptaline karar verilmiş olması ayrıca (B) ve (B1) harfiyle işaretli bölümlerin incirlik olarak belirlenen niteliğinin hüküm yerinde yazılması gerekirken yazılmamış olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasında 1 ve 2 numaralı yer alan “tespit tutanağının” ibareleri kaldırılarak, bunun yerine, “kadastro tespitinin” ibarelerinin yine 2 numaralı bendin 2. satırında yer alan “numarası verilerek” ibarelerinden sonra gelmek üzere “incirlik niteliğiyle” ibareleri yazılması suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA 01/04/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.