1. Hukuk Dairesi 2013/20442 E. , 2014/537 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : FOÇA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2012
NUMARASI : 2010/115-2012/89
Taraflar arasındaki davadan dolayı Foça Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 13.03.2012 gün ve 2010/115 esas 2012/89 karar sayılı hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş, Dairenin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin olan 18.4.2013 gün ve 4311-5914 sayılı kararının düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava; tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde alacak isteğine ilişkin olup, mahkemece; tapu iptal ve tescil isteğinin kesin hüküm nedeniyle reddine, tazminata ilişkin talebin ise Borçlar Kanununun 60. maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının temyiz isteği Dairece, “ ....davacı vekiline yerel mahkeme kararının 16/05/2012 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz dilekçesinin ise 01/06/2012 tarihinde yasal süre geçtikten sonra yapıldığı, HUMK"nun 432. madde gereğince 15 günlük yasal temyiz süresinin geçirildiği gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin HUMK.nun 434.maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, eksiğin tamamlatılması yoluyla getirtilen Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, P.. Posta Dağıtım Merkez Müdürlüğünün 21/10/2013 tarihli cevabi yazısından; davacı vekilinin hükmü 18/05/2012 tarihinde tebellüğ ettiği ve kararı yasal süresi içinde 01/06/2012 tarihinde temyiz ettiği dosya kapsamı ile sabittir. Öyleyse temyiz isteğinin süresinde olduğu açıktır. Anılan husus karar düzeltme istemi üzerine bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 440.maddesi gereğince kabulüne, Dairenin 19/11/2012 tarihli, 2012/9781 Esas, 2012/13276 Karar sayılı temyiz isteğinin süreden reddine ilişkin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, karar verildikten sonra işin esasına girilerek yapılan inceleme neticesinde;
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; çekişmeli .. parselde yer alan .. nolu mesken vasıflı, bağımsız bölümün 29/01/2003 tarihinde M.. H.. adına hükmen tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı dava dilekçesinde; davaya konu .. parselde yer alan .. nolu bağımsız bölümü, 31/05/1996 tarihinde satın alma yoluyla iktisap ettiğini ve temellük ettiği tarihten itibaren de iyiniyetle tasarrufta bulunduğunu, 05/05/2010 tarihli ecrimisil ihbarnamesinin tebliği üzerine yapılan araştırmada Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 200/147 Esas, 2001/239 sayılı karar ile taşınmazın kentsel sit alanı içinde yer alması sebebiyle tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescil edildiğini öğrendiğini, ilgili davanın yargılaması sırasında kendisine yapılması gereken tebligatın usulsüz olduğunu, adres araştırması yapılmadan ilan yoluyla tebligat yapılarak yargılamanın tamamlandığını, savunma hakkının kısıtlandığını, tapu kaydında sit alanı olduğuna dair veya mülkiyet hakkını kısıtlayan bir şerhin bulunmadığını, tapu kaydına güvenerek satın aldığını, her ne kadar 1. ve 2. derece arkeolajik sit alanındaki taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün değilse de çekişmeli taşınmazın sit alanı kapsamında yer almadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere, gerek 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 33. maddesi (1086 sayılı HUMK"nun 76. maddesi) uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve uygulanacak yasa maddelerini tayin etmek görevi hakime aittir.
Açıklanan ilke çerçevesinde davada ileri sürülen iddia değerlendirildiğinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 374. ve 375/h maddesi (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 445/7. maddesi) kapsamından " yargılamanın yenilenmesi" isteğine ilişkin olduğu kabul edilmelidir.
Bu durumda; tescilin dayanağı olan Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 200/147 Esas, 2001/239 sayılı davada gerçekten yöntemine uygun biçimde taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı, eldeki davanın davacısı olan S.. Ç.."a savunma hakkı tanınıp- tanınmadığının belirlenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken olayda uygulama yeri olmayan kesin hükümden söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Kabule göre de; Hazinece açılan önceki davanın 25/06/2002 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde, taşınmaz mülkiyetinin yitirildiği tarih itibariyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146. maddesi ( Borçlar Kanunu"nun 60. maddesi ) uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, 1 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı bu nedenle tazminat davasının görülebilir olduğu, ne var ki davada öncelikle tapu iptal ve tescil istenildiğine göre anılan isteğin reddi halinde tazminat isteğinin değerlendirileceği kuşkusuzdur.
Değinilen hususlar davacı vekilinin karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, karar düzeltme isteğinin HUMK."nun 440. maddesi gereğince kabulüyle, Foça Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 13/03/2012 günlü ve 2010/ 115 E. -2012/89 K. sayılı hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.