1. Hukuk Dairesi 2014/124 E. , 2014/619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2011/219-2013/149
Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı, miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, bakım borcunun da davalı tarafından yerine getirildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1932 doğumlu olan miras bırakan A. T. 14.03.2011 tarihinde öldüğü, geride davacı kızları ile dava dışı oğlu M.. T.."in mirasçı olarak kaldıkları, murisin Kadınhanı Noterliğinin 04.02.2011 tarih ve 0442 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile maliki olduğu 35 parseldeki 8 numaralı bağımsız bölüm ile 10, 31, 38 ve 53 parsel sayılı taşınmazlarını dava dışı oğlunun eşi olan davalı F.. T.."e devir ve temlik ettiği, anılan taşınmazlardan 8 numaralı bağımsız bölümün 11.02.2011 tarihinde, diğer taşınmazların ise 24.02.2011 tarihinde isteği doğrultusunda davalı adına tescil edildiği ve çekişme konusu taşınmazların halen davalı adına kayıtlı oldukları, bunlar dışında muris adına kayıtlı altı parça taşınmazın daha bulunduğu, 308 ada 12 parsel sayılı taşınmaz ile 352 ada 12 parsel sayılı taşınmazların da murise aitken 14.07.2009 tarihinde satış suretiyle dava dışı oğlu M.. T.."e temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir. (11.01.2011 tarihinde kabul edilen, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 611. maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 5ll. maddesi) Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bakım alacaklısı, bu sözleşmenin kurulmasıyla bakım borçlusunun aile topluluğuna katılmış olur. Bakım borçlusu almış olduğu malların değerine ve bakım alacaklısının daha önceden sahip olduğu sosyal durumuna göre hakkaniyetin gerektirdiği edimleri, bakım alacaklısına ifa etmekle yükümlüdür. Bakım borçlusu, bakım alacaklısına özellikle uygun gıda ve konut sağlamak, hastalığında gerekli özenle bakmak ve onu tedavi ettirmek zorundadır. (11.01.2011 tarihinde kabul edilen, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 614. maddesi, 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 514. maddesi)
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 18. maddesi, 11.01.2011 tarihinde kabul edilen, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 19. maddesi) Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
Ne var ki, somut olayda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıdaki ilke ve esaslar uyarınca araştırma yapılması, yerinde keşif yapılarak çekişme konusu taşınmazlar ile temlik dışı taşınmazların ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapıldığı tarihe göre değerlerinin belirlenmesi ve tespit edilecek değerlere göre yapılan temlikin makul ölçülerde olup olmadığı değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.