21. Hukuk Dairesi 2018/790 E. , 2019/1081 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Asıl ve birleşen dava bakımından; davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar vermiştir.Hükmün, davacılar, davalı ile İhbar olunan ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.Dava, ölümlü iş kazası nedeniyle murisin yakınları tarafından maddi ve manevi zararlarının giderilmesi talebine ilişkindir.Mahkemece, maddi tazminat talebinin reddine, davacılardan eş için 100.000,00TL manevi, iki çocuktan her biri için ayrı ayrı 75.000,00TL manevi tazminata karar verilmiş, birleşen dosya davacıları üç kardeş yönünden ise manevi tazminat taleplerinin tümüyle reddine karar verilmiştir.
1-İhbar olunanlardan ... Belediyesi vekili tarafından, temyiz harçlarının yatırılması suretiyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Ancak İhbar olunan konumundaki Belediye aleyhine davacı tarafından usule uygun şekilde husumet yöneltilmemiştir ve Mahkemece hüküm kurulmamıştır.Bu kapsamda, aleyhine hüküm kurulmayan ihbar olunanın temyiz hakkı bulunmadığından ihbar olunan ... Belediyesine ait temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
2-Davacı kardeşler için manevi tazminatın reddi kararı, temyiz konusu yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, 26/03/2012 tarihli olayın SGK Başkanlığı tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, davacı eş ve bir çocuk için iş kazası ölüm gelirinin bağlandığı; alınan kusur raporunda davacılar murisine kusur yüklenilmediği anlaşılmaktadır.Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddelerinde hakimin, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği; Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması gerekir. Hükmedilecek tutarın, manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.Yukarıda yapılan açıklama ve özetlenen mevzuat hükmü kapsamında, davacı kardeşler lehine muhik bir miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu taleplerin tümüyle reddine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmelidir ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılar ile İhbar olunan ..."na iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 18/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.