MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak, itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin yönetim kurulu kararı ile 20.10.2004 tarihinde üyelikten çıkarıldığını, 2004 yılı bilançosunun genel kurulda kabul edilmesine rağmen aidatların müvekkiline geri ödenmemesi nedeni ile yapılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 29.06.2003 tarihli genel kurulda çıkan ve çıkarılan ortaklara yapılacak geri ödemelerin üç yıl süre ile ertelendiğini, erteleme süresinin 29.06.2006 tarihinde dolacağını, talebe konu alacağın da ancak o zaman muaccel hale geleceğini savunarak, davanın reddine ve müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 25.04.2008 tarihinde, erteleme süresi içersinde yapılmış olan davaya konu icra takibi ile davalıdan alacak talebinde bulunulamayacağı ve yeniden düzenlenen 2004 yılı bilançosuna göre kooperatifin özvarlığını kaybettiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilinin temyiz talebi üzerine, davanın reddine ilişkin karar Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesi’nce, 29.06.2003 tarihli genel kurulda alınan geri ödemelerin geciktirilmesine ilişkin kararın davacıyı bağlamayacağı gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının 7.418,52 TL açısından iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Mahkemece, kısmen kabul ile hüküm altına alınmış olan kısım için asıl alacak ile işlemiş faiz alacak miktarlarının ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken, söz konusu alacakların toplam miktarı hüküm fıkrasında belirtilerek, faize faiz yürütülebilecek şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiş ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK’nun 438/7 nci maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın hüküm bölümünün 1. bendindeki son kelime olan “ iptaline ” kelimesi çıkarılarak, “ faize faiz yürütülmeyecek şekilde iptaline ” cümlesinin eklenmesine ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.