Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/18659
Karar No: 2022/3717
Karar Tarihi: 24.03.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/18659 Esas 2022/3717 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2021/18659 E.  ,  2022/3717 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/06/2020 tarihli ve 2020/205 esas, 2020/349 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 29/09/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Sanık ... hakkında, 30/10/2012 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Uşak Cumhuriyet Başsavcılığının 24/01/2013 tarihli ve 2012/10492 soruşturma, 2013/313 esas ve 2013/156 sayılı iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
    2- Uşak 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/11/2013 tarihli ve 2013/98 esas, 2013/845 sayılı kararı ile sanığın 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 13/12/2013 tarihinde itirazın reddi kararı ile kesinleştiği,
    3- Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce uyarılmasına rağmen yükümlülüklerine uymadığının bildirilmesi üzerine Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/09/2015 tarihli ve 2015/645 esas, 2015/1149 sayılı kararı ile, sanığın mazereti haklı görülerek tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin devamına karar verildiği, kararın 05/10/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleşerek infaza gönderildiği,
    4- Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 08/10/2015 tarihli ve 2015/1711 DS sayılı çağrı yazısının 13/10/2015 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen müdürlüğe başvurmaması nedeniyle kaydın kapatılmasına karar verildiği,
    5- Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2015 tarihli ve 2015/1088 esas, 2015/1618 sayılı kararı ile; sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına ve 1 yıl tedaviye tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 05/01/2016 tarihinde kesinleşmesinden sonra infazı için 21/01/2016 tarihinde Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
    6- Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 22/01/2016 tarihli ve 2016/60 DS sayılı çağrı yazısının tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması üzerine çıkarılan uyarı yazısının MERNİS adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosya kapatılarak 14/03/2016 tarihinde Uşak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    7- Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/06/2016 tarihli ve 2016/232 esas,2016/581 sayılı kararı ile, sanığın 15/10/2015 tarihinde yurtdışına çıktığı, tebligat tarihinde yurtdışında olduğu gerekçesiyle Uşak 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/11/2013 tarihli ve 2013/98 esas, 2013/845 sayılı tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına karar verildiği, kararın 04/07/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
    8- Uşak Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 27/07/2016 tarihli ve 2016/714 DS sayılı çağrı yazısının tebliğe çıkarıldığı, yurtdışında olduğundan bahisle bilatebliğ iade edildiği, yapılan araştırmada MERNİS adresinin Berlin/ALMANYA olduğu anlaşıldığından müdürlükçe kayıt kapatılarak bilainfaz 27/08/2016 tarihinde Uşak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    9- Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2016 tarihli ve 2016/673 esas, 2016/808 sayılı kararı ile; sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı kanun’un geçici 7/2 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresi belirlenmesine, karar verildiği, kararın Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/01/2017 tarihli ve 2017/94 değişik iş sayılı itirazın reddi kararı ile kesinleştiği,
    10- Sanığın denetim süresi içerisinde 27/02/2018 tarihinde işlediği kasten yaralama suçundan, Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/02/2020 tarihli ve 2018/148 esas, 2020/169 sayılı kararı ile cezalandırıldığının ihbar edilmesi üzerine; Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 18/06/2020 tarihli ve 2020/205 esas ve 2020/349 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında,
    “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak veya kullanmak suçundan sanık ... hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına dair Uşak 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/11/2013 tarihli ve 2013/98 esas, 2013/845 sayılı kararının 13/10/2015 tarihinde tebliğ edilmesine karşın 10 günlük yasal süre içerisinde başvuruda bulunmaması nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkındaki hükmün 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7/2. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına dair Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2015 tarihli ve 2015/1088 esas, 2015/1618 sayılı kararının 05/01/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleşmesini müteakip, sanığın tedavi programının başlaması için Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce yapılan tebligatın sanığın yurt dışında olması nedeniyle tebliğ edilememesi üzerine dosyanın kapatılarak Mahkemesine gönderilmesini takiben, devam olunan yargılamada sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkındaki hükmün 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7/2. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına dair Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2016 tarihli ve 2016/673 esas, 2016/808 sayılı kararının 05/01/2016 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle hakkındaki hükmün açıklanmasına ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/06/2020 tarihli ve 2020/205 esas, 2020/349 sayılı kapsayan dosya incelendi.
    Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 14/12/2017 tarihli ve 2017/7380 esas, 2017/6802 karar sayılı ilâmı ile "....bu durumda CMK’nın 231. maddesindeki genel kurallar değil, TCK’nın 191. maddesindeki özel hükümlerin uygulanması gerektiği, buna göre de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde TCK’nın 191/4. maddesindeki kuralların geçerli olacağı anlaşıldığından, sanığın ancak kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi veya tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hallerinde hüküm açıklanabilecektir..." şeklinde değinildiği üzere, dosya kapsamına göre, Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2016 tarihli kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 20/01/2017 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 27/02/2018 tarihinde kasten yaralama suçunu işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasına karar verilmiş ise de, denetim süresi içerisinde işlenen suçun kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde temin etmek suçu olmadığı, dolayısıyla hükmün açıklanmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/06/2020 tarihli ve 2020/205 esas, 2020/349 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Sanık ... hakkında, 30/10/2012 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Uşak 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/11/2013 tarihli ve 2013/98 esas, 2013/845 sayılı kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın infazı aşamasında çağrı yazısı tebliğ edilmesine karşın 10 günlük süre içerisinde müdürlüğe başvuruda bulunmaması nedeniyle Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2015 tarihli ve 2015/1088 esas, 2015/1618 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkındaki hükmün 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7/2. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 05/01/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleşmesini takiben, sanığın tedavi programının başlaması için Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce yapılan tebligatın sanığın yurt dışında olması nedeniyle tebliğ edilememesi üzerine dosyanın kapatılarak Mahkemesine gönderildiği, devam olunan yargılamada Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2016 tarihli ve 2016/673 esas, 2016/808 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkındaki hükmün 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7/2. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 20/01/2017 tarihinde kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/06/2020 tarihli ve 2020/205 esas, 2020/349 sayılı kararı ile, hakkındaki hükmün açıklanmasına ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
    28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici 7. maddede yer alan düzenleme;
    (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191'inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında hâlen denetimli serbestlik veya tedavi kararı uygulananlar bakımından Türk Ceza Kanunu'nun 191'inci maddesi hükümleri çerçevesinde bu tedbirlerin uygulanmasına devam olunur.
    (2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191'inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191'inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
    (3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191'inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilmiş olup da bu yükümlülükleri ihlal eden kişilerin yargılanmasına devam olunur, şeklinde olup,
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile 6545 sayılı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici 7/2. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, gerek uygulanma şartları, gerekse yaptırımlar ve doğuracağı hukuki sonuçlar bakımından birbirinden farklı niteliktedir.
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi düzenlemesine göre; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmü, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurmaktadır.
    Kanun koyucu, kişi hakkında kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile belirli şartların gerçekleşmesi hâlinde kişilerin işledikleri birtakım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat tanımak istemiştir.
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir" hükmünü taşımaktadır. Buna göre, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya mahkemece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi/getirememesi hâlinde hüküm açıklanacaktır. Denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan mahkûm olunması durumunda hükmün açıklanabilmesi için bu ikinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmesi ve kasıtlı bir suç olması yeterlidir.
    5320 sayılı Kanun'un geçici 7/2. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde ise; kanuni zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile aynı hukuki sonuçları doğuracağından, denetim süresi içerisinde işlenen suçun kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu ile aynı neviden olması gerekmekte olup, sanığın denetim süresi içerisinde aynı neviden olmayan kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasına karar verilemeyecektir.
    Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bilmelidir. Birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete ... duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu ... duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. “Hukuki güvenlik” ve “belirlilik” ilkeleri hukuk devletinin unsurlarındandır. Bireyin devlete ... duyması, ancak hukuki güvenliğin sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde mümkün olabilecektir. Anayasada öngörülen temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ve insan haklarının insan hayatına egemen kılması için Devlet, bireylerin hukuka olan inançlarını ve güvenlerini korumakla yükümlüdür.
    Tüm bu açıklamalar ışığında; somut olayda, Uşak 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/11/2013 tarihli ve 2013/98 esas, 2013/845 sayılı kararı ile, sanığın mülga 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmiş olması nedeniyle, 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden 5320 sayılı Kanunun geçici 7/2. maddesine göre değil 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesindeki şartların gerçekleşmesi halinde CMK hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği gözetilmeden geçici 7/2. maddeye göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi kanuna aykırı ise de; sanığın, hukuki yaptırımlar ve sonuçlar konusunda yanıltılmış olduğu, ceza hukuku prensiplerinden olan “yaptırım ve sonuçlarını aleyhe kötüleştirememe ya da ağırlaştıramama kuralı” gereğince, mahkemesince sanığın lehine olarak kanuna aykırı şekilde verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuki değerden yoksun sayılamayacağı, hukuka aykırılığın sanık lehine olması karşısında bozma nedeni yapılamayacağı göz önüne alınrak;
    Sanık hakkındaki hükmün, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddeleri gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşıldığından, 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesindeki genel kurallar değil, TCK’nın 191. maddesindeki hükümlerin uygulanması gerektiği, buna göre de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde TCK’nın 191/4. maddesindeki düzenleme gereğince, sanığın ancak tekrar kullanmak için uyuşturucu madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu madde kullanması, hallerinde hüküm açıklanabileceği anlaşıldığından;
    Somut olayda, Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2016 tarihli ve 2016/673 esas, 2016/808 sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 20/01/2017 tarihinde kesinleşmesini takiben, sanığın denetim süresi içerisinde 27/02/2018 tarihinde “kasten yaralama” suçunu işlemesi nedeniyle hükmün açıklanmasına karar verilmiş ise de, denetim süresi içerisinde işlenen suçun kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu olmadığı, dolayısıyla hükmün açıklanmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden hükmün açıklanmasına karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
    D-) Karar :
    Yukarıda açıklanan nedenlerle; kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/06/2020 tarihli ve 2020/205 esas, 2020/349 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
    24 /03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi