8. Hukuk Dairesi 2013/12999 E. , 2014/12265 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 9. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 24/04/2013
NUMARASI : 2012/938-2013/490
Ö.. Ö.. ile A.. P.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Ankara 9. Aile Mahkemesi"nden verilen 24.04.2013 gün ve 938/490 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilerek davalı eş adına tescil edilen 43239 ada parselde kayıtlı numaralı bağımsız bölümün alımına vekil edeninin gerek çalışarak gerekse düğünde takılan ziynet eşyalarıyla katkıda bulunulduğunu, ayrıca dava dilekçesinde nitelikleri yazılı çeyiz eşyasının da davalıda kaldığını açıklayarak; taşınmaza ilişkin tapu kaydının iptali ile ½ sinin vekil edeni adına tesciline, eşyaların ise aynen, olmadığı takdirde bedelinin dava tarihinden itibaren faiziyle tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Dava, boşanma davasından tefrik edilmiş, talep boşanma dava dilekçesinde taşınmaz bakımından 10.000 TL değer gösterilerek harçlandırılmış; eşyalar bakımından ise 24.10.2008 tarihli harçlandırılmış dilekçe ile 13.180 TL değer bildirilmiştir. Davacı vekili 24.04.2013 tarihli yargılama oturumunda; harca tabi değer için bilirkişi incelemesi yaptırılması ve taraflarına buna göre davayı ıslah edebilme imkanı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, nizalı taşınmazın vekil edeninin kişisel malı olduğunu, ziynet eşyalarıyla katkıda bulunulduğu iddiasının doğru bulunmadığını, davacı tarafından getirilen çeyiz eşyalarının talebe konu miktarda ve nitelikte var olmadığı gibi, yargılama aşamasında teslim alındığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ıslah ile dava konusu değiştirilemeyeceğinden, sadece miktarı artırılıp, eksiltilebileceğinden; dava terditli açılmadığından tapu iptali ve tescile yönelik olması nedeniyle davanın reddine; mal rejiminden doğan katkı payı alacağı veya katılma alacağı şeklinde dava açmakta davacının muhtariyetine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 15.07.2006 tarihinde evlenmiş, 26.06.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 22.12.2011 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur.
Dava konusu 43239 ada parselde Blok numaralı bağımsız bölüm satın alma suretiyle 31.03.2008 tarihinde davalı adına tapuya tescil edilmiştir.
TMK"nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK"nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Başka bir anlatımla dava konusu taşınmazın edinildiği tarih itibariyle eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK"nun 225/2. maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
Davacı taraf, dava dilekçesinde nizalı taşınmazın evlilik birliği içinde edinildiğini, davacının düğünde takılan yaklaşık 10.000 TL değerinde ziynet eşyalarını satarak nizalı taşınmaz için harcadığını bildirerek, taşınmaza ilişkin tapu kaydının iptali ile ½ sinin adına tescilini, bunun yanısıra çeyiz eşyasınında aynen olmadığı takdirde bedelinin iadesi isteğinde bulunmuştur. Evlilik birliği içinde davalı eş adına alınan taşınmaza ilişkin eşler arasında 4721 sayılı TMK"nun 706 (MK.nun 634) maddesi gereğince düzenlenmiş mülkiyetin aktarımı ile ilgili resmi bir sözleşme bulunmamaktadır. 07.10.1953 tarih 8/7 sayılı İBK uyarınca taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacı, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemez. Bu durumda tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin dava redde mahkum ise de, davacı vekilinin 24.04.2013 günlü yargılama oturumundaki beyanları değerlendirilmemiştir.
6100 sayılı HMK"nun 176 vd. (1086 sayılı HUMK.83 vd.) maddelerinde düzenlenen ıslah müessesesi ile taraflar davada iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı sebebiyle yapamadıkları işlemleri tamamen veya kısmen düzeltebilirler. Islah, mahkemeye yöneltilen tek taraflı ve açık bir irade beyanıdır. Bu nedenle yapılabilmesi, karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir. Islahın konusu, tarafların yaptıkları kendi usul işlemleridir. Taraflar ıslahla dilekçelerinde belirtilen vakıaları, dava konusunu, talep sonucunu değiştirebilecekleri gibi, yeni bir vakıa da ileri sürebilirler. HMK.nun 177.maddesine göre ıslah tahkikatın sona ermesine kadar, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Davanın tamamen ıslahı halinde, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi verilmelidir (HMK.180.m). Davanın kısmen ıslahı halinde ise, kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir ( HMK.181.m). Mahkemece, taşınmaza ilişkin dava bakımından davacı vekilinin ıslaha ilişkin beyanlarının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, hatalı gerekçe ile hüküm kurulması doğru değildir.
Bundan ayrı, eşya alacağına ilişkin dava bakımından olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yine 6100 sayılı HMK.nun geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.