3. Hukuk Dairesi 2014/6244 E. , 2014/13967 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/12/2013
NUMARASI : 2012/869-2013/847
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir.
Somut olayda; üniversite öğrencisi olan davacı, eğitimine devam edebilmek için davalı babasından aylık 1.500,00 TL yardım nafakası talep etmiş, davalı baba en fazla aylık 200,00 TL ödeyebileceğini beyan etmiş, mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; aylık 1.150,00 TL yardım nafakasının davalı babadan tahsiline karar verilmiş, hüküm; davalı baba tarafından temyiz edilmiştir.
TMK.nun 328.maddesi gereğince, anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Ancak çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
Diğer taraftan TMK.nun 364.maddesinde; herkesin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656-688 sayılı ilamında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmayacağı gibi, herhangi bir nedenle aile bağlarının zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakası miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.
Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun"un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; 1993 doğumlu davacının İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi bölümünde yarı burslu öğrenci olduğu, herhangi bir gelirinin bulunmadığı ve eğitimini sürdürebilmek için anne babasının yardımına muhtaç olduğu anlaşılmakta olup, davacının zaruret içinde bulunduğunun kabulü zorunludur.
Buna göre davacı lehine yardım nafakası takdir edilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak mahkemece; davacının eğitimi nedeniyle ortaya çıkan giderleri ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik ve sosyal durumu araştırılmadan yalnızca davacının annesi ile babasının 2010 yılında görülen boşanma davaları sırasında davalı babanın protokolle davacı için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiği hususu nazara alınmak suretiyle 1.000,00 TL"ye o tarihten eldeki dava tarihine kadar enflasyon farkı eklenerek nafaka takdiri yoluna gidilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı baba duruşmada, boşanma sırasında yurt dışında çalıştığı için gelirinin yüksek olduğunu, aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası ödemeyi o nedenle kabul ettiğini, şimdi ise gelirinin düştüğünü belirtmiş, mahkemece davalının bu savunmaları dikkate alınmamıştır. Davalı babanın ekonomik ve sosyal durumunun araştırılması için mahkemece her ne kadar müzekkere yazılmış ise de, davalının belirtilen adreste tanınmadığının belirtilmesi üzerine başkaca bir araştırma yoluna gidilmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; öncelikle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının ayrıntılı bir şekilde araştırılıp tespit edilmesi, ardından da gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlar, yardım nafakasının niteliği, davacının özel bir üniversitede öğrenim gördüğü ve annesinin de geliri gözetilerek hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.