Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8511
Karar No: 2016/6811

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/8511 Esas 2016/6811 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/8511 E.  ,  2016/6811 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki men"i müdahale ve kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 25/09/2001 gün ve .... sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davalı ... ... (Ölü) mirasçısı ...(...) vekili tarafından kararın düzeltilmesi temyizen istenilmiş olmakla dosya içindeki tüm belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Yörede 1993 yılında 3402 sayılı Kanuna göre yapılan kadastro sırasında ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mahallesinde bulunan 149 ada 95, 98, 115, 137 ve 152 parsel sayılı sırasıyla 42.454,76 m2, 14.487,43 m2, 150,34 m2, 18.834,62 m2 ve 10.343,36 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, senetsiz ve belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 115 parsel bahçe, diğerleri ise tarla niteliğiyle davalılar ... ...(Ölü) çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adlarına iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre tespit edilmiş ve sonuçları 26/06/1995 - 26/07/1995 tarihleri arasında askı suretiyle ilân edilmiştir.
Davacı ...(...) vekili 21.10.1994 tarihli dilekçesinde; dava konusu dilekçesinde hudutlarını belirttiği altı parça taşınmazdan ormana sınırı olan 20 dekar, ... mevkiinde 20 dekar, ... mevkiinde 5 dekar, ... mevkiinde 135 tahrir numaralı 1 dekar taşınmazların mirasbırakan anneleri ... kızı ..."dan olma ... ..."den kaldığını; yine, hudutları yazılı ... mevkiinde 126 tahrir numaralı 4 dönüm ve ... mevkiinde 3 dekar taşınmazın da mirasbıkan babaları ... oğlu ..."dan olma ... ..."den müvekkili ..."ya ve diğer mirasçılara kaldığını, hal böyle iken mirasçılardan büyük ağabey ..."nin bütün taşınmazları tek başına ekip biçmek ve kullanmak suretiyle tasarruf ettiğini ve müvekkili ... ve diğer kardeşlerinin istifadesine bırakmadığı gerekçesiyle müdahalesinin önlenmesi ve muarazanın giderilmesi istemiyle kadastronun ilânından önce asliye hukuk mahkemesinde dava açmıştır.
Yargılama sırasında bölgeye kadastro girmiş ve dava konusu taşınmazlar, senetsiz ve belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 115 parsel bahçe, diğerleri ise tarla niteliğiyle davalılar ... ...(Ölü) çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adlarına iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre tespit edilmiş ve sonuçları 26/06/1995 - 26/07/1995 tarihleri arasında askı suretiyle ilân edilmiştir.
Asliye hukuk mahkemesince, bölgeye kadastro girmesi ve dava konusu taşınmazlar hakkında tutanak düzenlenmesi nedeniyle 01.06.1995 tarihinde görevsizlik kararı verilmiş ve kesinleşmiştir.
Davacı ... ... vekili, mahkemeye 26.07.1995 tarihinde sunduğu dava dilekçisinde; kadastro paftasında 660 ilâ 728 nolu sınır noktaları (OTS) arasında kalan taşınmazların olmasına karşın, kadastro komisyonunca sınırları dışarısında bırakıldığını ve kişiler adına tespitlerinin yapıldığını, memleket haritası ve amenajman planları gibi resmî belgelerde sayılan yerlerden olduğunu belirterek sınırlamanın iptal edilerek sınırları içerisine alınmasını ve kadastro tespitlerinin iptali ile olarak adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesine göre dava şartı oluşmadığından 26.06.1996 tarihinde davanın reddine karar verilmiş; ... temyizi üzerine de Dairenin 30.06.1997 gün ve ... sayılı kararı ile kadastrosunun yörede 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi hükümlerine göre üç ay öncesinden yapılarak çalışma sonuçlarının genel arazi kadastro ekiplerine kanun gereğince teslim edildiği ve kadastroca belirlenen bu sınırlara uyulduğu, ancak, ... eldeki davasını, iddiasıyla 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre yapılan askı ilan süresi içerisinde açtığı, bu nedenle, işin esasına girilerek bir karar verilmesi için hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, ... açtığı davada konu ve taraf birliği olan parseller bir dosyada tutulmak suretiyle tefrik edilerek yeni esasa kayıt yapılmış; daha sonra, mahkemeye sunduğu ayrı ayrı dava dilekçeler ile ada ve parsel numarası belirterek taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile olarak adına tescilini istemiştir. Bundan sonra dava dosyaları mahkemece birleştirilmiştir.
Davcı ... vekili 26.07.1995 tarihinde sunduğu dava dilekçisinde; dava konusu ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 149 ada 95, 98, 115, 137 ve 152 parsel sayılı taşınmazların kadastro sırasında müvekkili ve kardeşleri adına hisselendirilerek tespitlerinin yapıldığını, oysa, taşınmazların tamamının yapılan harici rızai taksimde müvekkiline düştüğünü belirterek kadastro tespitinin iptal edilerek müvekkili adına tescilini istemiştir.
Davacı ... .. 25.07.1996 tarihli dava dilekçesinde; mayıs 322 tarihli 256/11 nolu yoklama kaydına göre senetle satın aldığı 25 dönüm tarlanın ... tarafından kullanıldığını belirterek ada ve parsel numarası vermeksizin dava açarak davanın ..."nin açtığı davanın reddi istemiyle müdahil olmuş ve verilen karar kendisine tebliğ edilmiş ve temyiz etmemiştir.
Mahkemece; ... açtığı davanın reddine; davacı ... ile davalılar arasında yapılan sulhun kabulüne; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mahallesinde bulunan 149 ada 95 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile davacı ... adına tespit ve tesciline; ... ilçesi, ... mahallesi 149 ada 98 nolu parsele ilişkin kadastro tespitinin iptal edilerek fen bilirkişi krokisinde 1737,21 m2 alanındaki bölümünün, 115, 137 ve 152 parsel sayılı davacı ... adına tespit ve tesciline, bu bölüm dışında kalan 12.750,22 m2 alanındaki bölümünün ise davalılar adına tespit ve tesciline, ... ilçesi, ... mahallesi 149 ada 115 nolu parsel ile yine aynı yer 149 ada 137 nolu parsellerin tespit gibi tesciline, ... ilçesi, ... mahallesi 149 ada 152 nolu parsele ilişkin kadastro tespitinin iptali ile ... ve ... ... adlarına tespit ve tesciline, müdahil ..."ın talebinin reddine dair verilen karar, davacı ... tarafından 149 ada 95, 98 ve 137 sayılı parsellere yönelik olarak temyiz edilmiş; Dairenin 25/09/2001 gün ve ... sayılı ilâmıyla [“İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazların sayılmayan yerlerden olduğunun anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,”] karar verilmiştir.
1- Mahkemece verilen karar sadece tarafından temyizi nedeniyle dairenin yönünden verdiği onama kararı doğru olduğundan, aynen muhafazası gerekmiştir. Ne var ki
2- Davada ölü olduğu halde mirasçıları davaya dahil edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan hakkında hüküm kurulan davalı ... ...(...) (Ölü) mirasçısı ...(...) vekili tarafından kararın düzeltilmesi temyizen istenilmiş olmakla, ONAMA kararı bunlar yönünden KALDIRILARAK karar düzeltme dilekçeleri de temyiz dilekçesi yerine kabul edilerek istemlerinin incelemesine geçilmiştir.
Kararın temyiz aşamasında davalılardan ...(...) mahkemeye sunduğu 06.06.2012 tarihli dilekçesinde, davalılar bizlerin ve diğer mirasçıların muvafakatı alınmadan karar verildiğini beyanla taşınmazların ekilip biçilmesinin önlenmesi için ihtiyaten tedbir kararı alınmasını istemiştir. Mahkemece işin esası hakkında Yargıtay incelemesi aşamasında olan dosya hakkında artık karar verilemeyeceği gerekçesiyle 07.06.2012 tarihinde ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
...(...)vekili mahkemeye sunduğu 02.08.2012 tarihli dilekçesinde; davanın ... ile ... arasında görüldüğünü ve taraf teşkili yapılmadığını, müvekkili kendisini bir vekille temsil ettiği halde kararın vekile değil de kendisine tebliğ edildiğini, vekile tebliği yapılması gerektiğini beyanla onama kararından sonra mahkemenin asıl kararını temyiz etmiştir.
Dairenin 24.06.2013 tarih ve ... sayılı iade kararı ile Yargıtayın onama ilamının [“1) Mahkeme kararı ve Yargıtay ilâmı tesbit maliklerinden ... (...) ... mirasçıları: ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."e usûlüne uygun olarak tebliğ edilerek, tebligat parçalarının, 2) ... ve ... kızı 26/08/1932 doğumlu ... ..."e ait veraset ilâmının,”] çıkartılarak tebliğe ilişkin eksikliklerin giderilmesi istenilmiş ve ilgililere tebliğleri yapılarak tebligat parçaları dosyaya konulmuş, adı geçen ...(...) mirasçıları vekili karar düzeltme istememişlerdir.
Bu arada mahkemece dosya re"sen ele alınarak incelenmiş ve ... tarafından mirasçılar aleyhine açılan davanın 26.07.1995 tarihinde açıldığı ve davalılardan ...(...) ..."in 22.03.1986 tarihinde öldüğü ve evli olmasına karşın eşinin ve çocuklarının kaydının çıkartılmadığı ve yeniden çıkartılan vukuatlı nüfus aile kayıt tablosuna göre eşinin ve çocuklarının olduğu anlaşılmakla kararın bunlara tebliği gerektiği kanaatine varılmış ve karar mirasçılara tebliğ edilmiştir.
Davalı ... ...(...) (Ölü) mirasçısı ...(...) vekili kararın düzeltilmesini isteyen süresindeki temyiz dilekçesinde; ve ... tarafından kadastro tespit malikleri aleyhine açılan davanın 26.07.1995 tarihinde açıldığı ve davalılardan ...(...) ..."in 22.03.1986 tarihinde öldüğü ve evli olmasına karşın eşinin ve çocuklarının kaydının çıkartılmadığı ve mirasçılarının davaya dahil edilmediği, dava dilekçesinin ve kararın kendisine ve mirasçılarına usûlüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve taraf teşkili sağlanmadığı ve müvekkillerinin savunma haklarının kısıtlandığı gerekçeleriyle onama kararının kendileri yönünden kaldırılarak, yerel mahkeme kararının bu nedenle usulden ve esastan bozulmasını istemiştir.
Kural olarak; kadastro mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davalarında husumet, kadastro tespit tutanağında adı geçen kişi ya da kişilere yani tespit maliklerine yöneltilir.
Somut olayda; ve ... tarafından kadastro tespit malikleri aleyhine açılan davanın 26.07.1995 tarihinde açıldığı ve davalılardan ...(...) ..."in 22.03.1986 tarihinde davadan önce öldüğü, ancak tutanakta ölü olduğunun yazılmadığı, evli olmasına karşın eşinin ve çocuklarının kaydının çıkartılmadığı ve mirasçılarının davaya dahil edilmediği, dava dilekçesinin ve kararın kendisine ve mirasçılarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve taraf teşkili sağlanmadığı ve müvekkillerinin savunma haklarının kısıtlandığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle mahkemece öncelikle; davalılardan ...(...) ..."in 22.03.1986 tarihinde davadan önce öldüğü temyiz aşamasında anlaşılan ...(...) ..."in mirasçılarının davalı sıfatı ile kendilerine husumet yöneltilmek suretiyle davaya katılımları sağlanmalı, taraf teşkili yapılarak adlarına usulünce tebliğat çıkartılması ve davaya karşı diyeceklerinin sorulması, sunacakları delillerinin toplanması ve bundan sonra işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Usûle aykırı şekilde taraf teşkili yapılmadan ve kadastro tespitine göre sahibi olan kişiye ya da mirasçılarına davaya karşı cevap hakkı tanınmadan yargılamaya devam olunarak sonuçlandırılması, savunma ve delillerini bildirme imkânının kısıtlaması sonucunu doğurmuştur.
Mahkemenin belirtilen bu uygulaması Anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkının kısıtlanması niteliğindedir. Oysa, savunma hakkı en tabiî Anayasal haklardandır. Anayasanın 36. maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı, hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğinde olduğundan, ...(...) ..."in (Ölü) mirasçılarının belirlenip davaya dahil edilmeden, delil toplanılması, savunma ve delillerini bildirmelerine olanak verilmeden keşif kararı alınarak yazılı şekilde istem aşılarak hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu gibi adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına da aykırıdır.
Bir davanın görülmesi için taraf teşkili esastır. Hâkimin bu hususu re"sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. HUMK"nın 73. maddesi ile HMK"nın 27. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan hukuki dinlenilme hakkı başlıklı temel kurala göre, mahkeme tarafları dinlemeden, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez.
Mahkeme hâkimi tarafından dava dilekçesi ve duruşma gününün taraflara Tebligat Kanunu hükümlerine göre re"sen tebliğ ettirilmesi ve tüm tarafların katılımlarının sağlanmak suretiyle taraf oluşturulduktan sonra işin esasına girilip yargılamanın sürdürülmesi gerekir. Yukarıda vurgulandığı gibi, yasal ayrıcalıklar dışında yargılamayı yürüten hâkim davanın taraflarını dinlemeden veya iddia ve savunmalarını yapmak üzere yasal şekil ve şartlara göre çağırmadan, delilleri toplayıp hüküm veremez (Anayasanın 36, HUMK’nın 73. ve HMK"nın 27. maddeleri).
Bu itibarla, taraf teşkili yöntemince tamamlanmadan, kendilerine savunma ve delillerini bildirmelerine olanak tanınmadan, Anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkını kısıtlayacak biçimde işin esasına girilerek yargılama yapılıp sonuçlandırılması ve yazılı biçimde hüküm kurulması esaslı bir usûl hatası olup, mutlak bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... ...(...) (Ölü) mirasçısı ...(...) vekilinin temyizen karar düzeltme isteminin KABULÜ ile Dairenin 19/03/2013 gün ve ... sayılı ilamıyla ONAMA KARARININ yönünden AYNEN MUHAFAZASINA, davalı Ölü ... ...(...) mirasçısı ...(...) ve diğer mirasçılar YÖNÜNDEN ORTADAN KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 04/11/1998 gün ve ... sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yatırdıkları temyiz harcının istek halinde iadesine 13/06/2016 günü oy birliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi