3. Hukuk Dairesi 2014/6789 E. , 2014/14057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı taraf; davacı, davalı, davalının babası ve kardeşi arasında yurt dışında Jasmin isimli firmanın kurulması,tekstil ürünlerinin yurt dışına götürülerek satılması konusunda %50 oranında adi ortaklık şirketi kurulduğunu, ortaklığa verilen ticari eşyaların maliyetlerinin ve kar payının ödenmemesi nedeniyle icra takibinde bulunulduğu ancak takibe itiraz edildiğini, itirazın 6.000 USD yönünden kısmen iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı taraf; taraflar arasında adi bir sözleşme bulunmadığını, davacının borcunun ödendiğini, davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece hukuki menfaati bulunmadığından davacının davasının reddine karar verilmiş, karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlığa konu dosyada yer alan icra takip dosyası örneğinden davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kaldırılması istenmiş ise de dosyada bir örneği bulunan söz konusu icra takip dosyasında yer alan 18.06.2012 tarihli kararda icra müdürlüğü tarafından davalı borçlunun itirazının yasal süresi geçtikten sonra yapılmış olduğundan itirazın reddine ve takibin kaldığı yerden devamına karar verildiği anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, dava tarihi itibariyle davacının takibe yönelik itirazın iptali davasını açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı noktasındadır.
6100 Sayılı H.M.K."nun 114/h. maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiştir. Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, Ramazan: aktaran Hanağası, Emel; Davada Menfaat, Ankara 2009, önsözVII).
Öte yandan, bu yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir.(Hanağası,Emel:age.,Ankara2009,s.135). Öğreti, dava açarken menfaatin (hukuki yararın) bulunması gereğini, "dava şartı" olarak kabul etmiştir. Bu şart, "dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri" olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan "olumlu dava şartları" arasında sayılmaktadır. Bu nedenle, menfaate, "davanın dinlenebilmesi (mesmu olması, kabule şayan olması) şartı" da denilmektedir (Hanağası, Emel:age., s.19, 20, 21, dipnot;73,85,86ve87"de belirtilen yazarlar).Nitekim, aynı görüş, Hukuk Genel Kurulu"nun 24.11.1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K.; 5.6.1996 gün ve 1996/18-337 E.-542 K.; 5.2.1997 gün ve 1997/18-797 E.-53 K.; 11.03.1998 gün ve 1998/8-176 E.-217 K.; 20.10.1999 gün ve 1999/14-840 E.-859 K.; 10.11.1999 gün ve 1999/1-937 E.-946 K.; 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E.-458 K.; 29.05.2002 gün ve 2002/2-401 E.-451 K.;17.03.2010 gün ve 2010/3-119 E.- 159 K.; 31.03.2010 gün ve E:2010/11-143, K:2010/196 sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.
Bir davada, menfaat (hukuki yarar) ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesi, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.Bu ilkeden hareketle, davada menfaatin varlığı, mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)"nin 6.maddesi ve 1982 Anayasası"nın 36.maddesinde düzenlenen "hak arama özgürlüğü"nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanmaktadır. Dolayısıyla haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence olduğu da söylenebilir.Bilindiği üzere, davacının dava hakkına sahip olması yeterli değildir. Bundan başka, davanın açılmasında hukuki bir yararın bulunması da gerekir. Buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir ... ). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır (HGK"nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E.-394 K.; 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E.-458 K. sayılı ilamları).Davacı tarafın davalı tarafın icra takibine yönelik itirazının iptalini talep edebilmesi için davalının icra takibine usulü dairesinde süresi içerisinde itiraz etmiş olması ve takibin durmuş olması gerekir. Aksi halde davacının itirazın iptali davasını açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü mümkün değildir.Somut olayda her ne kadar mahkemece davacının ortaklık bedeli nedeniyle ödediği paranın ortaklığın tasfiyesi talep edilmeden diğer ortaktan istenilmesinin mümkün olmadığı ve bu haliyle açılan davada hukuki yarar bulunmadığından ortaklığa verilen paranın ortaktan talep edilmesinde husumette düşmeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş ise de bu husus doğru görülmemiş; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden "davacının ortaklık bedeli nedeniyle ödediği paranın ortaklığın tasfiyesi talep edilmeden diğer ortaktan istenilmesinin mümkün olmadığı ve bu haliyle açılan davada hukuki yarar bulunmadığından ortaklığa verilen paranın ortaktan talep edilmesinde husumette düşmeyeceğinden" ifadesi çıkartılarak "yasal süresi içerisinde davalı tarafça icra takip dosyasına yönelik usul ve yasaya uygun itirazın olmaması ve takibin durmaması nedeniyle davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine" ifadesinin gerekçeye yazılmak suretiyle gerekçenin düzeltilmesi ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 23.10.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.