1. Hukuk Dairesi 2013/16455 E. , 2014/1893 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2013
NUMARASI : 2013/292-2013/916
Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tespit isteğine ilişkindir.
Davacı; Diyarbakır 2. Noterliğince 11.02.2013 tarihinde mirasçılık belgesi düzenlenen Reşit ve Asiye"den olma 1.6.1944 doğumlu miras bırakan babası A. G."ün 138, 206 ila 209 parsel sayılı taşınmazlardaki tapu maliki Reşit oğlu Ali Gümüş olduğunun tespitine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle 206, 207, 208 ve 209 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları ile davacının miras bırakanına ait nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanarak anılan taşınmazlar yönünden tespit isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine ,
Davalının 138 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyleki, 138 parsel sayılı taşınmaz 1979 yılında yapılan kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine istinaden 1939 doğumlu Külli"de oturan Reşit oğlu A. G. adına tespit edilmiş olup tespit itirazsız kesinleşmiştir. Mahkemece tapu maliki Reşit oğlu A.G.adına kütükte kayıt bulunup bulunmadığı Nüfus Müdürlüğünden sorulmadığı gibi, yine taşınmazın yer aldığı yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı araştırılmamış, duruşmada dinlenen iki davacı tanığına taşınmazın fiilen kim/kimlerin kullanımında olduğu yönünde sorular sorulup beyanları alınmamıştır.
O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının 138 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan
H. H. ÜNALDI
Üye
N. KOYUNCU
Üye
N. TÜRKMEN
Üye
Dr. S. S. URAL
Üye
Ö. KAKİLLİOĞLU
Okundu
13.02.2014 A.R.T.