3. Hukuk Dairesi 2014/7169 E. , 2014/14427 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2013/221-2013/1015
Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakasının indirilmesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili davacı ile davalının 15.06.2010 tarihli kararla boşandıklarını, kararla müşterek çocukların her biri için aylık 200"er TL iştirak, davalı taraf için de aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini; müvekkilinin, şu an aylık 600 TL nafaka ödeyecek gücünün bulunmadığını; yeniden evlendiğini, bir çocuklarının olduğunu, asgari ücretle çalıştığını; davalı tarafın ise ekonomik durumunun daha iyi olduğunu, asgari ücretin üzerinde maaş alarak çalıştığını ileri sürerek; yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, müşterek çocuklarına ödenen iştirak nafakasının da 100"er TL"ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddiaların haksız ve hukuki dayanaktan uzak olduğunu; zira, davalı müvekkilinin boşanma davasından önce sözkonusu işyerinde çalıştığını, davacının bunu bilerek (protokolle) bu nafakayı ödemeyi kabul ettiğini; boşanma davası öncesi ve sonrasında müvekkilinin ekonomik ve sosyal durumunda bir değişiklik olmadığını savunup; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacının davalıya ödemekte olduğu yoksulluk nafakasının kaldırılmasına; davacının müşterek çocuklar için ödediği iştirak nafakasının azaltılması talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, TMK.nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve1998/ 2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Öte yandan; sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücününü üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünden talepte bulunması da iyi niyet, doğruluk dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru (basiretsizliği vb.) ile mali imkanlarını zorlayan tarafın MK.nun 2.maddesinden yararlanması söz konusu olamaz.
Somut olayda; her ne kadar, davalı kadının asgari ücret miktarı üzerinde bir geliri olduğu saptanmış ise de; boşanma davası sırasında da aynı işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. O halde, yoksulluk nafakasının kaldırılması şartlarının gerçekleştiğinden söz edilemez.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının da reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 04.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.