3. Hukuk Dairesi 2014/6434 E. , 2014/14468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : HAKKARİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2009/187-2013/200
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı kuruma ait elektrik tellerinden çıkan kıvılcım nedeniyle 18.08.2008 günü yangın çıktığını, davacıya ait ağaçlar ile çayır alanının tamamen yanarak kullanılmaz hale geldiğini belirterek; fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 45.855 TL maddi ve 1.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının zararının ortaya çıkmasına sebep olduğu iddia edilen maddi ve manevi zararın meydana geldiği yerdeki enerji nakil hattının davalı şirkete ait olmadığını, belirterek husumetten red kararı verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; 14.863,35 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline,manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava; davalı kuruma ait elektrik hatlarındaki tellerin kopması sonucu meyve ağaçlarının ve çayır alanının yanması nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Zarar; mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktır. Tazminatın amacı da mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 08.12.1965 gün ve 4/219-448 sayılı karında da belirtildiği gibi meyveli ağaçların yaşama gücüne son verilmesinden doğan zararının ne şekilde hesap edileceği konusunda Borçlar Yasası’nda bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda, yaşamın olağan akışı içerisinde oluşan hukuk kurallarının olaya uygulanması suretiyle adalete uygun bir sonuca ulaşılması gerekir. Meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların yerine geçen (kaim) değeri belirlenerek takdiri gerektiği kökleşen Yargıtay İçtihatlarıyla belli olmuştur.
Bir ağacın yerine geçen (kaim) sürüm (rayiç) değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise; ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın saptanmasıyla, bu farkın her ağaç bakımından göz önünde tutulup, toplamının o ağaçların yerine geçen değeri olarak kabul edilmesi ile gerçeğe en yakın zararın belirtilmesi yöntemidir.
Hal böyle olunca mahkemece; hem uzman, hem de yerin sürüm değerini bilen kişilerden seçilecek bilirkişiler eliyle yukarıda belirtilen esaslar uyarınca zararın gerçek tutarının belirlenmesi gerekirken, maliyet hesaplamasına göre oluşan zararı hesaplayan bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; benzer olayların genellikle hasat mevsimi olan yaz aylarının en sıcak günlerinde, şiddetli rüzgarın da etkili olduğu olağanüstü hava koşullarında meydana geldiği anlaşılmaktadır. Elektrik hatlarının bakım ve onarımının düzenli olarak yapılmaması yanında kaçak elektrik kullanımının sürekli artması nedeniyle elektrik hatlarının fazla yüklenmesi, ürün sahibi kişilerin de olası yangın olaylarına karşı gerekli önlemleri almamaları sonucu yaz aylarında bu şekilde çıkan çok sayıda yangına engel olunamadığı, davalının da kamu hizmeti gören bir kurum olduğu gözetilerek,kısmen kabul edilen zarardan durumun gereği uygun bir tutarda indirim yapılmamış olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu hususta bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.