3. Hukuk Dairesi 2014/7381 E. , 2014/14581 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MANAVGAT 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2012/25-2013/681
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili davacı ile davalıların babası ve murisi M.Ç.."in kardeş olduklarını, kök muris A.. Ç.."ten kalan Manavgat ... Köyü 192 ve 173 parsellerle .. Köyü 58 ve 59 nolu parsellerdeki M. Ç.. hisselerinin 27.500.000 TL"ye miras devir sözleşmesi ve satış sözleşmesi ile davacıya satıldığını ve zilyetliğin devredildiğini, buna rağmen gerek M.Ç.. gerekse davalılar tarafından tapuda devir işlemlerinin yapılmadığını, açılan tapu iptali ve tescil davasının satış geçersiz olduğundan bahisle reddedildiğini belirterek satış bedelinin karşılığı olan ve denkleştirici adalet ilkesi gereği belirlenecek bedelden şimdilik 150.000.000 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini talep etmişlerdir.
Dava; Harici taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca ödenen meblağın tapunun devredilmemesi nedeniyle sebebsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesi istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulu cihetine gidilmiş; hüküm davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı ve davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Bilindiği üzere ve kural olarak; tapulu taşınmazların TMK. nun 706, Borçlar Kanununun 213, Tapu Kanununun 26. maddesi hükümleri uyarınca haricen satışı geçerli değildir. Böyle bir satış, haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir hak bahşetmez. Ancak harici satış nedeniyle taraflar vermiş oldukları değerleri geri isteyebilirler.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına geçen değerin eksiksiz olarak iadesi denkleştirici adalet ilkesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi; haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını arttıran kişinin elde ettiği kazanımı geri vermek zorunda olduğu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu kapsar. Ülkemizde uzun yıllar yüksek oranlarda yaşanan enflasyon olgusu nedeniyle belli bir miktar paranın ödendiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen süreç içerisinde ve iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir.
Temyize konu iş bu yargılama dosyasında hükme esas alınan bilirkişi raporu özellikle TEFE ve ÜFE açısından esas alınan veriler denetime elverişli bir şekilde ortaya konmamış, sözkunusu yıllardaki TEFE ve ÜFE oranları hiçbir şekilde raporda açıklığa kavuşturulmamıştır . Ayrıca sözkonusu raporda memur maaşlarında yapılan artışlar da nazara alınmamıştır.
Davacının sözleşme gereğince ödediği bedelin ödeme tarihinden itibaren ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, döviz kurları, altın, memur maaşı ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri unsurların ortalamaları alınmak suretiyle dava tarihine kadar ulaşacağı alım gücünün denetime elverişli bir raporla saptanması gerekir. Bu saptama yapılırken dosyanın konusunda uzman hukukçu ve iktisatçı (muhasebeci) ve bir bankacıdan oluşacak bilirkişi kuruluna tevdi edilerek yukarıdaki açıklamalar ve ilkeler gözönünde tutularak nedenlerini açıklayıcı taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmalıdır. (29.01.2004 Tarih 2013/448 Esas 2014/47 Karar Sayılı HGK ilamı) Bu itibarla; eksik incelemeyle tanzim kılınmış bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.