21. Hukuk Dairesi 2015/6634 E. , 2015/19398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davalılardan ....... Aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine 141.974.01 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılar vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03/11/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar vekili Avukat ... ile karşı taraf vekili ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Hüküm, İş Mahkemesinden verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8.maddesi hükmüne göre ise İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.
Olayda hüküm 16.01.2015 tarihinde, temyiz eden davalı... vekiline tebliğ edilmiş, temyiz ise 27.01.2015 tarihinde vuku bulmuştur. Bu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi fazlası ile geçmiştir.
O halde, 01.06.l990 Tarih ve l989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da göz önünde tutularak, davalı ...vekilinin, temyiz dilekçesinin, süre aşımı yönünden reddine.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalı ....vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
3-Dava, meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından belirlenen % 30 oranındaki sürekli iş göremezlik esas alınarak maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı ... AŞ vekilince temyiz edilmiştir.
Davacıdaki meslek hastalığının 20.02.2003 tarihinde tespit edilerek sürekli iş göremezlik oranının %62 olarak belirlendiği, 13.02.2007 tarihinde sürekli iş göremezlik oranının artma kaydıyla %77,00’a yükseldiği itiraz üzerine Yüksek Sağlık Kurulunun sürekli iş göremezlik oranının %0 olarak belirlediği, buna da itiraz edilmekle Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu ile Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından sürekli iş göremezlik oranının %30 olduğunun bildirildiği, davacının davalı işyerinden önce meslek hastalığına yol açabilecek şekilde dava dışı bir başka işyerlerinde de çalışmalarının bulunduğu ve dava dışı bu işyerlerine de hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunda kusur verildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık dayanışmalı sorumluluğa ilişkindir.
Gerçekten, davacıda tespit edilen meslek hastalığı nedeniyle, 22.05.2014 günlü kusur bilirkişi raporunda, çalışma ortamları ve sürelerine göre davalı .....nin %84,62 oranında, dava dışı diğer işyerlerinin ise toplam olarak %8,05 oranında kusurlu bulundukları, meslek hastalığının ortaya çıkmasında %7,33 oranında da kaçınılmazlığın etkisinin bulunduğu belirtilmiş ve bu rapor hükme dayanak alınmıştır.
Meslek hastalığının değişik işyerinde çalışma sonucu oluşması durumunda, davalıların sorumluluğunun dayanışmalı sorumluluk esaslarına göre değil davalıların kusur oranlarına göre çözümleneceği Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. (Yargıtay HGK 21.05.1997 gün 10-181-446, 21.HD 20.10.2009 gün 6853-13199) Hal böyle olunca meslek hastalığının farklı işyerlerindeki çalışmalar sonucu ortaya çıktığı durumlarda müterafik illiyetin bulunduğu ve müterafik illiyetin bulunduğu durumlarda müteselsil sorumluluktan söz edilemeyeceği göz ardı edilerek, Dava dışı işyerlerinin kusurlarından davalı işyerinin sorumluluğuna yol açar biçimde yazılı şekilde tazminata karar karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Öte yandan davacıda tespit edilen meslek hastalığının kaçınılmaz nedenle meydana gelen bölümü bakımından işverenin sorumluluğunun belirlenmesi sırasında kaçınılmazlığa düşen işveren sorumluluğunun kusurları oranında kusurlu işverenler arasında bölüştürülmesi yerine tamamından davalı işverenin sorumlu tutulması suretiyle tazminatın belirlenmesi de hatalı olmuştur.
Manevi tazminata gelince; Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 50.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle manevi tazminatın fazla takdiri ile müterafik illiyetin bulunduğu durumlarda müteselsil sorumluktan söz edilemeyeceği ve kaçınılmazlık nedeniyle ortaya çıkan sorumluluğun hakkaniyet ölçüsünde paylaştırılması gerektiği göz ardı edilerek eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalılardan ... yararına takdir edilen 1.100.00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine
03.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.