1. Hukuk Dairesi 2014/10881 E. , 2014/19655 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil,tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.12.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat... ile diğer temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... Karaşin geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde ve ayrıca tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi ..." nın dava konusu 128 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 1/2" şer oranda 07/12/1989 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile erkek çocukları ... ve davalı ..."ye temlik ettiğini, mirasbırakan tarafından bu işlemin kız çocuklarından mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak gerçekleştirildiğini; bilahare, ..."nin de taşınmazdaki 1/2 payını 23/01/1992 tarihinde satış yoluyla durumu bilen davalı yeğenleri ... ve ..."e satış yoluyla devrettiğini, ayrıca, mirasbırakanın intifa hakkını üzerine bırakmasına rağmen taşınmazın tasarrufunu davalılar ... ve ..."e bıraktığını, onların da taşınmazdan büyük gelir elde ettiklerini ileri sürerek, davaya konu 128 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın davalılar .... ve ... adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, mümkün olmadığı taktirde tenkisine; ayrıca, davalılar ... ve ... yönünden taşınmazdan elde ettikleri gelir yönünden tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, ... mirasbırakanın bakıma ihtiyacının olması nedeniyle temlikte bulunduğunu, bakım borcunun yerine getirildiğini, ... tarafından yapılan satışın muvazaalı olmadığını, bedelinin ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın murisin terekesindeki tek taşınmaz olduğu, taşınmazın değeri ve terekeye oranı dikkate alındığında ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaalı yapıldığı, mirasbırakanın gerçek amacının, erkek çocuklarına bağış yapmak kız çocuklarından mal kaçırmak olduğu; ..."ye ait payın daha sonra diğer davalılar ... ve ... tarafından satın alınmış olmasının da davacıyı bağlamayacağı, muvazaa olgusunu da ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu 128 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının davacının 3/12 miraspayı oranında iptal ve tesciline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, tarafların kök murisi 1911 doğumlu..."nın 25.07.2005 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davacı kızı ..., davalı oğlu ... .., dava dışı kızı ... ve 18.03.2001 tarihinde ölen oğlu ...i"den olma dava dışı torunları ..."in kaldığı; davalılar ... "in mirasbırakanın oğlu ..."nin çocukları olup, ..."nin yargılama sırasında ölümü ile tüm mirasçılarının davada yeraldıkları; mirasbırakan..."nin dava konusu 128 ada 3 parsel sayılı taşınmazın intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini ½ "şer oranda oğulları ... ve ... "ye 07.12.1989 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile devrettiği, bilahare ..."nin 1/2 payını 23.01.1992 tarihinde eşit biçimde yeğenleri olan davalılar ... ve ...."e satış yoluyla temlik ettiği, dava tarihinde mirasbırakan adına taşınmaz kaydı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511) maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 günlü ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olaya gelince, mahkemece yapılan incelemenin ve araştırmanın yukarıda değinilen ilkeler ve olgular gözetildiğinde, hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, tanık anlatımlarına ve dosya kapsamına göre, mirasbırakanın yaşı ve sağlık durumu nedeniyle bakıma ihtiyacının bulunduğu, dava konusu taşınmazın temlikinden önce ve sonra bakımının çocukları ....i ve ... tarafından sağlandığı tartışmasızdır.
Ancak, davaya konu taşınmazın çıplak mülkiyeti 07.12.1989 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile temlik edildiğine göre, öncelikle 07.12.1989 tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyet değerinin belirlenmesi, bu tarihte mirasbırakan adına kayıtlı taşınmaz kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa temlik edilen taşınmazın çıplak mülkiyet değerinin tüm malvarlığına oranının saptanması, makul sınırda kalıp kalmadığının buna göre değerlendirilmesi gerekirken, yanılgılı olarak dava tarihi itibariyle değerlendirme yapılarak yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Öte yandan, davacının, ayrıca, davaya konu taşınmazın intifa hakkının mirasbırakana ait olmasına rağmen tasarrufunu davalılar ... ve ..."e bıraktığını, taşınmazı bir süre kendileri işletmek daha sonrada kiraya vermek suretiyle davalılar ... ve ...."in yüksek miktarda gelir elde ettiklerini ileri sürerek intifa hakkı yönünden tenkis isteğinde bulunduğu hâlde, bu yönde olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olmasıda isabetsizdir.
Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 1.100.00."er -TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 16.12.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
-KARŞI OY-
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ölünceye kadar bakma sözleşmesinin davacıyı mirastan yoksun bırakmak ve muvazaayı örtmek amacıyla yapıldığı saptandığına göre davalıların temyiz itirazları reddedilmelidir. Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine bu nedenle katılmıyorum. Ancak davacının temyiz itirazları kabul edilip tenkis talebi ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi için hüküm bu nedene hasren bozulmalıdır.