(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/29669 E. , 2020/5250 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin iş akdini çalışma koşullarının ağırlaşması ve fazla çalışma alacaklarının ödenmemiş olması nedeni ile haklı sebeple fesh ettiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar Cevaplarının Özeti:
Davalılar cevap dilekçesinde özetle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıda bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağının bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak davacının kıdem tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Çalışma düzenin ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma, alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışma alacaklarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, davacı, çalışma saatlerinin 2015 yılına kadar 08:30 – 19:00 veya 20:00 arasında olduğunu; 2015 yılında iki şubenin birleşerek işten çıkış saatlerinin 22:00’ye kadar sarktığını; hafta sonu çalışmasının 2014 yılında 14:00’a akabinde 2015 yılında ise 15:00’e çekildiğini ancak gerçek çalışmanın 16:00 – 17:00’ye kadar sürdüğünü iddia ederek fazla çalışma ücreti talebinde bulunmuştur. Davalılar ise bu talebin yasal dayanaktan yoksun olduğu, varsa fazla çalışma ücretinin davacıya ödendiği savunmasında bulunmuşlardır. Mahkemece; ”Dosya içinde yapılan incelemelerde, davacıya ait bordroların sunulduğu, keza banka kayıtlarının getirildiği görülmüştür. Bordroların 2008 yılının 3. ayından başladığı ve 2008 yılının sonuna kadar tüm bordroların; 2009 yılı Ocak ve Şubat aylarına ilişkin bordroların; 2010 yılı Haziran ve Kasım bordrolarının; 2011 yılına ilişkin Mart – Aralık arası aylara ilişkin bordroların; 2012 yılına ilişkin Ocak – Haziran arası aylara ilişkin bordroların; 2014 yılının tamamı ile 2015 yılına ilişkin ilgili aylara dair bordroların sunulduğu tespit edilmiştir. Bordroların çoğunun davacının imzasını taşıdığı anlaşılmaktadır.
Tüm belirtilen bordrolarda, davacı adına fazla çalışma tahakkuku yapılmıştır. Bordrosu bulunmayan aylara ilişkin inceleme yapıldığında ise banka ödemelerinin bu dönemlere ilişkin temel ücretin üzerinde olduğu ve fazla çalışma ücreti tahakkuk ettirildiği görülen aylardan daha düşük olmadığı anlaşılmakla, bu aylarda da fazla çalışma ücretinin ödendiği kabul edilmelidir. “ gerekçesi ile davacının fazla çalışma alacağının bulunmadığına karar verilmiştir.
Dosya kapsamında yapılan incelemede, 2008 yılı 4-12 ay maaş bordlarının bulunduğu, 2009 yılı 1,2,3 aya ilişkin maaş bordrolarının bulunduğu, 2010 yılı Haziran ve Kasım bordroları dışındaki diğer aylara ilişkin bordroların bulunmadığı, 2011 yılı 1,2,5 aylara ilişkin bordroların bulunmadığı, 2012 yılına ilişkin Haziran ayı sonrasına aylara ilişkin bordroların bulunmadığı, 2015 yılı Nisan ayı bordrosunda davacının imzasının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi tarafından bu aylarda davacının maaş bordroları dosyaya sunulmadığı halde bordrosu bulunmayan aylara ilişkin inceleme yapıldığında banka ödemelerinin bu dönemlere ilişkin temel ücretin üzerinde olduğu ve fazla çalışma ücreti tahakkuk ettirildiği görülen aylardan daha düşük olmadığı anlaşılmakla gerekçesi ile bu aylarda da fazla çalışma ücretinin ödendiği kabul edilmelisinin gerektiği yönündeki görüşünün hukuki dayanağı yoktur. Davacıya temel ücretin üzerinde ödeme yapıldığı kabul edilmiş ise de, bu ödemenin fazla çalışma alacağına yönelik olduğuna ilişkin dosyada bir delil yoktur. Kaldı ki, dinlenen tanık beyanlarına göre yapılan fazla ödemelerin prim alacağı için olması da söz konusudur. Mahkemece öncelikle tanıklar gerektiğinde yeniden dinlenerek davacıya aylık ne miktarda prim ödemesi yapıldığı belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Yapılan ödemelerin fazla çalışma alacağına yönelik olduğunun kabulü halinde dahi, davacının haftalık fazla çalışma süresi belirlenmeli ve davacıya banka yolu ile yapılan ödemeler yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacının fazla çalışma alacağından mahsup edilmelidir. Yapılan ödemelerin mahsubu sonrasında davacının fazla çalışma alacağının bulunup bulunmadığına göre davacının kıdem tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı belirlenmelidir.
Öte yandan, davacının fazla çalışma alacağı; dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında davacının 2015 yılına kadar hafta içi 5 gün 08:30- 20: 00 saatleri arasında, cumartesi ise 08:30- 14:00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek, 2015 yılı sonrasında ise haftanın 4 günü 08:30- 21:00, 1 gün 08:30- 20:00, cumartesi ise 08:30-14:00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek ve ara dinlenme süreleri de mahsup edilerek belirlenmelidir. Mahkemece yanılgılı değelendirilen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması hatalı olmuştur.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01/06/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.