Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1990
Karar No: 2019/1613

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/1990 Esas 2019/1613 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/1990 E.  ,  2019/1613 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava dilekçesinde;aidat ve ortak gider alacaklarının tahsili için davalı aleyhine ... İcra Müdürlüğünün 2013/26 sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itirazı sonucu takibin durduğu, davalının itirazının iptali ve takibin devamı, % 40"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi istenilmiştir.
    ... Sulh Hukuk Mahkemesi 2014/249 Esas - 2015/50 Karar sayılı kararıyla davacının davasının kısmen kabulüne, ... İcra Müdürlüğünün 2013/26 takip sayılı icra dosyasına yapılan vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davacı tarafın icra inkar talebinin kabulü ile asıl alacak olan 3.348,00 TL"nin %20 oranında 669,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2015/13130 Esas- 2016/11721 Karar sayılı ilamıyla;
    "...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Ancak;
    Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı yönetimin davalı aleyhine aidat ve yakıt alacağından kaynaklanan alacağın tahsili için başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğu, davacının 3.170,48 TL bakımından itirazın iptalini istediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda takibin 3.348 TL bakımından iptalinin gerektiğinin belirtildiği anlaşıldığından; davacı ıslah talebinde bulunmamasına rağmen, mahkemece taleple bağlılık ilkesine aykırı düşecek ve infazda tereddüt yaratacak şekilde davanın kısmen kabulü ile bilirkişi raporunda tespit edilen bedele hükmedilmesi doğru görülmemiştir..." denilerek kararın bozulmasına hükmetmiştir.
    Mahkemece; Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde; davacının davasının kabulüne, ... İcra Müdürlüğünün 2013/26 takip sayılı icra dosyasına yapılan vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davacı tarafın icra inkar talebinin kabulü ile asıl alacak olan 3.348,00 TL"nin %20 oranında 669,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, ortak gider alacaklarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Dosya içerisindeki belgelerin incelenmesinde; ... Sulh Hukuk Mahkemesi 26/10/2017 tarihli 2016/342 Esas - 2017/243 Karar sayılı ilamında tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay temiz yolu açık olmak üzere karar vermiş olup, aynı mahkemece daha önce 30.03.2015 tarihinde verilen 2014/249 Esas - 2015/50 Karar sayılı kararın Yargıtay 18. Hukuk Dairesince incelenerek 27/10/2016 tarihli 2015/13130 Esas, 2016/11721 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verildiği görülmekle; 1086 sayılı HUMK"nın uygulanması gerektiğinden ilgili kararın iki hafta değil 8 günlük temyiz yoluna tabi olduğu açıktır.
    ... Sulh Hukuk Mahkemesi 26/10/2017 tarihli 2016/342 Esas, 2017/243 Karar sayılı kararı, davalıya 13.11.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak yasal 8 günlük süreden sonra 22.11.2017 tarihinde karar temyiz edilmiştir. Bu durumda HUMK"nın 437. maddesi hükmünde öngörülen 8 günlük temyiz süresi geçmiş bulunduğundan, 1.6.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/03/2019 günü oy çokluğu ile karar verildi.
    KARŞI OY YAZISI
    Temyiz incelemesinde 1086 sayılı HUMK"nın uygulanması gerektiği, sulh mahkemesi kararlarının temyiz süresinin tebliğden itibaren 8 gün olduğu açıktır.
    Ne varki; sulh hukuk mahkemesi, kısa ve gerekçeli kararında, temyiz süresi "8 gün" olmasına rağmen "iki hafta" olarak belirlemiş, bu hüküm kararı temyiz eden davalıya 13.11.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, mahkemenin belirlediği iki haftalık sürede ancak yasal 8 günlük süreden sonra 22.11.2017 tarihinde karar temyiz edilmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta, kanun yolu başvurusunda, mahkemece hatalı belirlenen sürenin mi, kanunda belirlenen sürenin mi uygulanması gerektiği, mahkeme kararında belirtilen sürenin kabul edilmemesi halinde adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan mahkemeye erişim hakkının engellenip engellenmediğinin incelenmesi gerekir.
    Anayasanın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, yine taraf olduğumuz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde de, herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını mahkeme önüne getirme hakkı güvence altına alınmış olup, bu madde kapsamında, mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, adil yargılanma hakkı kapsamındadır.
    Yasal düzenlemeler ve belirtilen olgular ışığında değerlendirildiğinde; davalı, mahkemenin kısa ve gerekçeli kararında belirtilen süreye uyarak, bu süre içinde temyiz başvurusunda bulunmuştur. Hakim, uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünü tespit edip uygulamakla yükümlüdür.(1086 sayılı HUMK.m.76, 6100 sayılı HMK 33. maddesi)
    Mahkemenin, kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü gözönüne alındığında, mahkeme tarafından kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi sonucu davanın taraflarının kanun yolu başvuru talebinin süreden reddedilmesi, hatanın tüm sonuçlarının davanın taraflarına yüklenmesi, adil yargılanma hakkı kapsamında adalete erişim hakkının sınırlandırılmasıdır.
    Anayasanın 40. maddesinin ikinci fıkrası ve 6100 sayılı Kanunun 297. maddesinin “ç” bendi uyarınca, hükümde, kanun yolları ve süresinin gösterilmesi bir zorunluluk olduğu gibi HMK 297/2. fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” vurgusu yapılmıştır. Yargı kararlarına karşı başvurulacak kanun yolu ile süresinin hükümde açıkça ve doğru olarak gösterilmemiş olması bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasını doğrudan engelleyecek ve hak arama hürriyetinin ihlal edilmesine sebep olacaktır.
    Her ne kadar kanun yolu ve süresi, ilgili kanun maddelerinde açıkça belirtilmiş ise de, yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacağının kabul edilmesi gereklidir.
    Karardaki yanlış yönlendirmenin hak kaybına yol açacağı açıktır, temyiz yoluna başvurma süresinin yanlış gösterilmesi bozma sebebi olmalıdır. Hakimin lehe verdiği karar hak sahibinin hak kaybına yol açacak şekilde yorumlanamaz. Kararın hüküm kısmı bir bütün olarak temyize tabidir.
    Bu gibi hallerde, usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması, mahkemenin kanun yolu ve süresini hatalı belirlemesi halinde, kararda belirtilen süreye uyularak yapılan kanun yolu başvurusunun, adil yargılanma hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında süresinde yapıldığının kabul edilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, temyiz başvurusu süresinde kabul edilerek, temyiz incelemesinin yapılması gerektiğini düşündüğümden, sayın çoğunluğun kararına katılamıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi