(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/29254 E. , 2020/5270 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin emeklilik nedeni ile sona erdiğini beyanla kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında fazla mesai ücreti hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut olayda davacının hafta içi 08.00.-18.00 arası cumartesi günü ise 08.00-13.00 arasında çalıştığı kabulü ile fazla mesai ücreti hesaplanmıştır. Davacı, davalı iş yerinde 05.06.2014 tarihine kadar çalışmıştır. Beyanlarına itibar edilen davacı tanıklarından ... iş yerinden 2013 yılı 11.ayında ayrıldığını, diğer davacı tanığı ...ise iş yerinden 2010 yılında ayrıldığını beyan etmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece davacı tanık beyanlarına davacı ile çalışmalarının bulunduğu dönemler açısından itibar edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının aylık ücreti hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davacı sac işleri ustabaşı olarak çalıştığını ve aylık ücretinin 2.000,00 TL olduğunu, davalı ise asgari ücretle çalıştığını, davacı tanıklarından Sermet"in kendisinin 1.550,00 TL aldığını davacının ise kendisinden 150-200 TL fazla ücret aldığını beyan ettiği, bordroların asgari ücret üzerinden düzenlendiği, dosya arasında bulunan ... tarafından gönderilen cevabi yazıda emsal ücret olarak 2.500,00-2.750,00 TL arası olduğunun belirtildiği, dosya arasında bulunan ... kaydında ise 2014 KAsım ayında aylık ücretin 3.012,00 TL olarak belirtildiği görülmektedir. Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda davacının aylık ücreti 2.000,00 TL olarak kabul edilmiştir.
Davacının ücret miktarını ispata yönelik tanık anlatımı veya başka bir delil bulunmadığı halde, salt emsal ücret araştırması dikkate alınarak sonuca ulaşılması mümkün değildir.
Tüm dosya kapsamı itibari ile, davacının yaptığı iş, kıdemi, davacı tanık beyanı ve emsal ücret yazıları bir arada değerlendirildiğinde davacının aylık ücretinin salt emsal ücret araştırması ile ispatlayamacağı, yargılama sırasında dinlenen davacı tanığının davacının aylık ücretinin kendisinden 150-200 TL fazla olduğunu bildirdiği dikkate alındığında davacının aylık ücretinin net 1.700.00 TL olduğunun kabulü ile sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Taraflar arasında yıllık izin ücreti hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesinde düzenlenen “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Somut olayda davacı tarafça dava dilekçesi ile, yıllık izinlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu"na bildirilen ücret üzerinden ödendğini, bu halde davacının gerçek ücreti üzerinden ödenmesi gerekli yıllık izin ücretinin davalıdan tahsili talep edilmiştir. Dava dilekçesinde, davacının yıllık izinlerini kullanmadığına ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davacının çalışma dönemi dikkate alınarak hak kazandığı yıllık izin süresinden, kullandığı ispatlanan yıllık izin günleri çıkarılarak hesaplama yapılmıştır.
Hal böyle olunca, Mahkemece davacının talebi ile bağlı olunmasına rağmen davacının talebi aşılarak hüküm kurulmuştur. Mahkemece yapılacak iş, davalı tarafça davacıya asgari ücret üzerinden ödemesi yapılan yıllık izin günleri tespit dildikten sonra, davacının gerçek ücretinin bozma ilamının 3 nolu bendi doğrultusunda aylık net .1700 TL olduğunun kabulü ile, aradaki fark hesaplanarak yıllık izin ücreti hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.