9. Hukuk Dairesi 2008/21971 E. , 2010/6830 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, kıdem, ihbar tazminatı,genel tatil,fazla çalışma, ücret ve yıllık
izin alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı işyerinde 25.10.2002- 01.09.2006 tarihleri arasında çalıştığını, kendisine bağlı elemanların daha fazla ücret aldığını öğrenmesi üzerine ücret artışı talep ettiğini, ancak ücret artışı yapılmadığını, bu nedenle davacının, iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret, fazla çalışma, genel tatil, yıllık izin ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin 01.09.2006 tarihinden itibaren mazeret bildirmeksizin işyerine gelmemesi üzerine, haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “Davacı tarafça ücrete zam talebinin işverence reddedilmesi üzerine hizmet akdinin feshedildiği anlaşılmıştır. Devirli birlikte toplam çalışma süresinin 3 yıl 8 ay 10 gün olduğu belirlenmiştir.Hizmet akdi davacı tarafça feshedilmiş olmakla ihbar tazminatına hak kazanamaz. Ücrete zam talebinin işverence karşılanmaması nedeniyle işçi tarafından feshi halinde haklı fesih hali söz konusu olamayacağı kabul edilerek kıdem tazminatı talebi reddedilmiştir.
İşyerinde fazla çalışma ücretlerinin ve UBGT ücretlerinin bordrolarda gösterildiği ve çekincesiz olarak davacı tarafça imzalandığı anlaşıldığından fazla çalışma ve UBGT ücreti talepleri reddedilmiştir. Ağustos 2006 ücreti ve yıllık izin ücreti talep hakkının bulunduğu kabul edilmiş ve bu talepler bilirkişi hesap raporu ve talep dikkate alınarak kabul edilmiştir.” gerekçesiyle ücret ve yıllık izin ücreti taleplerinin kabulüne, diğer taleplerin ise reddine karar verilmiştir.
Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemeler tarafından verilen kararlarda tarafların gösterilmesi, iddia ve savunmaların özetlenmesi, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması ret ve üstün tutma sebeplerinin açıklanması zorunludur. Kararın, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 388 ve 389. Maddelerinde tanımlanan unsurları taşıması ve
1. Kararı veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin ad ve soyadları ve sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildiği,
2. Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,
3. İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep,
4. Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi,
5. Kararın verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin imzaları, yönündeki hükümlerin kararın yazımında dikkate alınması gerekir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Aynı kural HUMK. nun 389.maddesinde de tekrarlanmıştır. Keza HUMK. nun 381.maddesi (kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur). Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.(Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda, mahkeme tarafından kurulan ve hükmün esasını teşkil eden kısa kararda, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği ancak hangi taleplerin kabul edilip hangilerinin reddedildiği anlaşılamadığı gibi HUMK"nun 388. ve 389. maddelerinde açıkça belirtildiği şekilde tarafların hükme bağlı vekalet ücreti, yargılama gideri,harç vb.hak ve borçlarıda belirtilmemiştir.
Mahkemece, talep olunan hususlara yönelik olarak hangi yönde hüküm kurulduğu, tereddüde yol açmayacak şekilde açıkça belirlenerek zapta geçirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup sair hususlar incelenmeksizin kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.